TV dizilerinin sefaleti

Başbakan Recep T. Erdoğan’ın “rezil” dediği “Muhteşem Yüzyıl” ı hemen hiç seyretmedim. Arada bir gözüm ilişti, her gözüm iliştiğinde yatak sahneleri vardı, kadınlar vardı. Herhâlde dizi çokluk böyle devam ettiği için karşıma benzer manzaralar çıkıyordu.
Vurdulu kırdılı “Kurtlar Vadisi”, “Behzat Ç.” gibi diziler ne anlatırlar hiç bilmem.
“Lale Devri”ni biraz seyrederim. (“İzlerim” yanlış kullanış!) Şunun için: Dizide bir “Necip Bey” karakteri var, karşısında bir de kendi yaşlarında bir hanım... İkisinin Türkçesi dikkatimi çekti. Senaristler belli bir kültürden geliyorlar anlaşılan veya senaryoyu Türkçeyi bilen birine kontrol ettiriyorlardır. “Türkçe” konuşulan tek dizi bu olsa gerek.

***


Yine biraz seyrettiğim bir dizi “Öyle Bir Geçer Zaman ki...” Bu dizinin yapımcısı ve senaristleri ideolojik saplantı içindeler. Milliyetçileri (ülkücüleri) ve devrimcileri (komünistleri) çok ilkel bir şekilde karşı karşıya getiriyorlar.
Öyle karakterler monte etmişler ki; komünistler munis, akıllı, sevimli, hayattan ve aşktan, edebiyattan anlayan insanlar... Milliyetçiler kaba-saba, çirkin, vurdulu kırdılı, çete, mafya, sevimsiz, seven kadını hırpalayan, yaşamasını bilmeyen...
Fiilen içinde bulunmasam, demek ki milliyetçiler böyleymiş, komünistler çok romantikmiş, romantik romantik devrim yapacaklarmış... Ülkücüler silâh kullanmasalardı, devrimciler asla ellerine silâh almayacaklardı, diye düşünürdüm.
Bazı şeyler vardır ki, yaşamadan anlaşılmaz... Ne kadar anlatsan, karşındakine idrâk ettiremezsin.
Geçen gün gözüm ilişti; duvarda iki slogan: “Titre ve kendine dön!”, “Bozkurtlar Geliyor”...
Senaristler, bir; bilgisizliklerinden, iki; kasıtlarından meseleleri farklı gösteriyorlar. İkinci slogan doğru, birinci slogan eksik... Bilerek eksik bırakmışlar. Slogan Orhun Âbidelerinden alınmadır ve ülkücüler çok sık kullanmışlardır. “Ey Türk titre ve kendine dön!” yazılmalıydı. Türk’ün adını silme modasına dizinin senaristleri de kendilerini kaptırmışlar.
O zaman Dev-Genç’in bünyesinden çıkmış sol silâhlı örgütler hâlâ var... Hâlâ oraya buraya bomba koyuyorlar, hâlâ dağa çıkıyorlar, hâlâ askere, polise kurşun sıkıyorlar.
Ya Ülkü Ocaklılar? Bir tane silâh kullanan var mı? Çünkü ülkücülerin gayesi ihtilâl yapmak, insanları sindirmek değildi. Hiçbir zaman olmamıştır.
Neden silâhlı sol hareketler evrilerek, çevrilerek (PKK da dâhil) hareketini kesintisiz sürdürüyor?
Bu dizi gençleri, silâha ve kökü dışarıda, üstelik iflâs etmiş ideolojilere özendiriyor!
(Ara not: Ülkü Ocakları üzerine daha sık yazacağım. Şu sıra MHP Genel Merkezi’nin ataleti, tembelliği maalesef Ülkü Ocakları’na da sinmiş. Ocak, Genel Merkez’in “politbüro zihniyeti” ne uydurulmuştur. Çok acı. Ülkü Ocakları’na cemiyetin sesi olma hakkı hemen hiç kullandırılmamaktadır.)
Soru: Ülkücü Ocakları yönetimi, gerçekleri anlatmak için film yapımcılarıyla hiç görüştü mü?

Yazarın Diğer Yazıları