Türklükten utanmak
Bugün size “Türk” üzerine oynanan oyunları bir başka açıdan ele alan yazıyı özetleyeceğim.
Yazının başlığı: “Türkiye’deki Türk ve Türklük Aleyhtarlığını Tahlil ve Eleştiri Denemesi”dir. Yazarı: “Türkoğlu Vahit Türk”tür. Tahmin ettiğiniz gibi isminin başındaki sıfat eklemedir. Türkçü hareketler başladığında böyle sıfatlar kullanılırdı: Müftüoğlu Ahmet Hikmet, Çiftçioğlu Atsız gibi.
Vahit Türk, Türk Dili sahasının tanınmış profesörlerindendir. Bu makalenin tamamı “Türkiz” dergisinin yeni sayısında çıkacak. Dergi MHP’nin akademik yayın organıdır ve hakemli bir dergidir. Editörlüğünü de yine mekteptaşlarım MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Yalçın, MHP Ankara milletvekili Prof. Dr. Zühal Topçu, Prof. Dr. Vahit Türk yürütmektedir.
“Türk” adının silinmek istendiği bir dönemden geçiyoruz. Bu “silme” ameliyesini “Gezi Parkı isyanı” durdurdu demeyelim de, geriye itti. AKP yönetimi, bayrağı bir bir gönderden indirirken, Gezi Parkı isyanından sonra güçlü birleştirici sembolün yine “Türk bayrağı” olduğunu naçar kabul etti.
Vahit kardeşim, yazısına şöyle ithaf da yazsaydı: “‘Ak Parti ile hepimiz Türk olmaktan kurtulduk!’diyen AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu’ya ithaf olunur!”
Tökoğlu Vahit Türk, yazısına buruk bir girişle başlıyor:
“Türklük dünyasının yaşadığı olağanüstü uzun tarih, geniş coğrafya ve çok milletli devlet hayatları dolayısıyla hep var olagelen, ancak son zamanlarda bilhassa Türkiye’deki siyasi iktidarın kaşıması, ön açması ve hatta teşvik etmesi dolayısıyla iyice su yüzüne çıkan bir Türk aleyhtarlığı, ahlak sınırlarını zorlayıp değerlerle oynayarak onları aşındırma ve itibarsızlaştırma yolunda epey mesafe almış bulunmaktadır.”
Prof. Dr. Vahit Türk, “Milletler ile kişilerin yaşadıkları hayat pek çok noktada benzerlik gösterir. Bir kişi ekonomik ya da sosyal bakımdan güçlü ise pek çok kişi etrafını sarar ve birtakım beklentilerle ona gönüllü hizmetçi olurlar, aynı durumun milletlerin hayatlarında da pek çok örneğini görmemiz mümkündür.” dedikten sonra farklı bir tespitte bulunuyor:
“Bu gönüllü hizmetçiler, hizmet ettikleri kişi ya da toplumların en küçük tökezlemesinde derhal konum değiştirip yeni efendi bulurlar ve aynı şevkle yeni efendilerine hizmet etmeye başlayıp sadakatlerini ispat etmek için eski efendilerine düşmanlık ve ihanet yarışına girerler. Türk tarihinde bunun örnekleri sayılamayacak kadar çoktur. Dünya görüşleri bakımından birbirleriyle çok farklı olduğu düşünülen birtakım mahfiller ve kişiler, Türk ve Türklük aleyhtarlığında adeta bayrak yarışına girmişlerdir. Bunlar ülke gündemini sürekli işgal etmekte ve doğrudan Türklüğü değersizleştirme çabası sergilemektedirler. Pek çok insan bu çabalardan etkilenmekte, derin düşünme külfetine katlanmayan, olayların nedenlerini ve niçinlerini araştırmayan kitleler, özellikle gençler, Türklük duygusunu âdeta bir yük olarak düşünmeye başlamaktadırlar.”
Devam edeceğiz.