Türkiye evriliyor... Vahîdettinler, Said-i Nursîler, Şeyh Saidler her yerde (2)
Türkiye Cumhuriyeti’ne isyan edenler kutsanıyor, Şeyh Saidleri kutsayanlar ileride Fethullah Gülenleri de kutsarlar. Hiç şüpheniz olmasın!
Sen Şeyh Said’in adını Diyarbakır’da yeni yapılacak bulvara veriyorsun. Maksadın ne? Kuracağı devlete Diyarbakır’ı başşehir yapacağı için mi?
Bizde kendini bilmez, sözünün nereye varacağından habersiz siyasîlerimiz Diyarbakır başka ülkenin başşehriymiş gibi konuşurlar ya...
Said bir tarikat şeyhi/lideri. Devlete isyan etmiş, cezası verilmiş. O zamanın şartlarında, isyancılar hemen ipe gönderiliyor.
Hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kurulduğu yıllarda 1925’te isyan başlatıyor. Taviz verilemezdi.
“Nasçı hükûmet” Şeyh Said’e sahip çıkmasa, Diyarbakır’da kayyım (aynı zamanda vali), Şeyh Said adını bulvara verebilir mi?
Nasçılar bu isyancıya niçin sahip çıkıyorlar?
Nasçıların idolü Vahîdettin. Vahîdettin’i İngiliz gemisine binerek kaçırtan, İstiklâl Savaşı’nı başlatmış ve İstanbul Meclis-i Mebusan’ın aldığı -kendisinin de etkisi var- Misak-ı Millî sınırlarına tam ulaşamasa bile en son Yunanistan askerlerini ülkeden çıkarmış, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş Mustafa Kemal’in liderliğine karşı isyan başlatıyor. İsyanın bir ucunda İngilizler var, başka ülkeler var. Bu isyan yüzünden Misak-ı Millî içindeki Musul-Kerkük’e ulaşmak hayal oluyor. Türkiye sıkı bir yönetime sokuluyor. Takrir-i Sükûn kanunu çıkarılıyor... Mustafa Kemal’in arkadaşlarına kurdurduğu Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası kapatılıyor.
15 Temmuz 2016’da bir cemaat/tarikat lideri Fethullah Gülen, darbeye kalkışıyor. Darbeye direnenlere acımasızca ateş açılıyor, çok kan akıyor. Fethullah Gülen’in de arkasında ABD var.
Ölçü “İslâmcılık” ise ikisi de İslâmcı. Ama Şeyh Said içeri, Fethullah Gülen dışarı!
Said-i Nursî’nin de abartılmasının altında yine Cumhuriyet’e tavrı yatar.
Diyarbakır’da valilik ve büyükşehir belediyesi ile il millî eğitim müdürlüğü birlikte Said-i Nursî’nin hayatını anlatan bir video hazırlamış.
İlâhiyatçılarımız, cemaat heyecanına kapılmadan, her satırında hikmet aramadan sadece İslâmî ilimleri dikkate alarak, Said-i Nursî’nin risalelerine girdiler mi? Said-i Nursî “İslâm” derken asıl neyi kastettiği, Kur’ân-ı Kerîm’i idrak edip etmediği araştırıldı mı?
Prof. Dr. Neda Armaner (1920-2022) hatırlatılacaktır. İlk gençlik yıllarımızdan beri Said-i Nursî’nin risalelerini de Prof. Dr. Neda Armaner’in değerlendirmelerini de biliriz. “İslâm dininden Ayrılan Cereyanlar: Nurculuk” elimizdeydi. Bu çalışmasının son satırları:
“Bu itibarla risaleler hakiki ve sağlam dini bilgiyi vermek şöyle dursun, tamamen millî iradeyi kırmaya matuf, anarşiye yöneltici bir mahiyet taşımaktadırlar. Bazı kimselerin bu külliyatı bütünü içinde mütalâa etmeden, gördükleri bir kaç mevize özelliğindeki cümlelere bakarak (İslâmi'dir, ilmidir, imansız gençlere iman veriyor) tarzında verdikleri hükümler nur risalelerini topyekûn ele almamanın sonucudur, denebilir.” (İslâm dininden Ayrılan Cereyanlar: Nurculuk, Millî Eğitim Basımevi, 1964)
CHP’nin yeni genel başkanı Özgür Özel, TV100’de, “Şeyh Said'e hain demem, kahraman demem sizi memnun edecekse... Şeyh Said isyanının kendi konjonktüründe Cumhuriyet'e karşı bir ayaklanma olduğunu biliyorum. Bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş acılar, bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa, o acıya saygılı olmak gerekir.” diyerek laf yuvarlıyor.
HDP/HEDEP/DEM Parti/PKK er Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Şeyh Said Kürt halkının onuru ve değeridir. Halkının var olma mücadelesinde büyük emek harcamış ve bu uğurda bedeller de ödemiştir.” diyecek kadar kendisinden geçiyor.
Saray’ın TBMM’ye soktuğu HÜDA PAR’ın adamları da Şeyh Said’i baş tacı ediyor.
Zıtlar Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı aynı noktada birleşiyorlar.
Nereye gidiyoruz?!