Türkçeye dönülecek’
Yard. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan’la konuşmamıza devam ediyoruz. “Türkçe gibi gelişkin diller, resmî diller, 200 yıllık ulus-devletleşme döneminde sistematikleştiler. Bu kadar gelişmişliğin içinde, dünyanın küreselleşmeye gittiği bir dönemde Kürtçenin üniversitede eğitim yapılacak seviyeye getirilmesi olanaklı değil.” diyor ve bir teklif getiriyor:
- Bu literatür işidir. Üniversitede çocuklara bir konuyu verirken, onlarca, yüzlerce kaynağa yönlendirmeye çalışıyorum. Bu onlarca, yüzlerce kaynağı Kürtçeye çevirecek insan bulunabilir mi? Bakın, sözlük yapılır, bu ayrı bir şey... Ben İngiltere’de Max Weber üzerine çalışırken, bu kadar gelişkin Almanca ve İngilizcede bile Max Weber’in İngilizceye çevirisinde sorun yaşadım. Sizin gibi Türk vatanseverliğinden kuşku duymadığım insanlar, Kürtlerin anadan doğma bu hakkını savunurlarsa mesele çok yumuşar. Siz üniversitede Kürtçe eğitim olamayacağını benimle beraber yüklenin ben de sizinle beraber yüklenirim. Fakat siz de benimle beraber ilkokulda Kürtçe eğitimi, Allah’ın verdiği bir şeydir, gelin bunu destekleyin, o zaman meseleyi çok rahatlatacağız. Kasap et derdinde koyun can derdinde örneğini çok verdim. PeKeKe, bu ihtiyacı kullanarak Kürdistan denilen bölgede ulus-devlet kurmak istiyor. Bu bizi onlarca yıl birbirimizi kırmaya götürür. Oysa biz bakın, koyun can derdinde dediğim bu dil derdi üzerinde durursak ve Kürt ulusçu hareketinin önüne geçmezsek, bunlar ulus-devletleşmeye götürecek bu işi. Gelin can derdini onların elinden alalım.
- Tamam ben mantıklı olan her şeyin içindeyim. Bir bütünlüğü koruduktan sonra onun içindeyim. Zaten ‘zenginliğimiz’ olarak sürekli bahsediyoruz. Bir dil varsa bu bir realitedir ve bu realitenin üzerinde durmamız gerekir. Fakat benim söylediğim şu: Bir gelişmemiş dil var. Literatür yok diyorsunuz. Kadri Yıldırım Bey’e de söyledim. Türk dilinin köklü bir geçmişi var, dünya kadar eser verilmiş... Arapçada da böyle Farsçada da böyle... Kürtçe olarak ne kadar eser verildi? Yeterli birikim var mı?
- Yok, yok... Ben buna inananlardanım. Hatta sayın Bülent Arınç bir laf söyledi: ’Kürtçe dedi, bir eğitim dili olur mu acaba?’ diye bir soru sordu.
- Daha ağırını söyledi, siz cümleyi yumuşattınız!
- Kürtçe medeniyet dili değildir! Medeniyet dili olamamak başka bir şey eğitim dili başka bir şey. Medeniyet dili değildir, dediğiniz zaman orada biraz hakaret oluyor. İnciniyor Kürtler. Kadim dil deyim falan. Eğitim dili olması ayrı bir sosyolojik hâdisedir.
- Bu noktada ben size şöyle katılıyorum: Kürt arkadaşlarımdan da duyuyorum. Meselâ Şırnaklı bir arkadaşım var... Ben Türkçe bir kelime bile bilmiyordum. Hoca beni çok azarladı, çok üzüldüm, diyor. Babam imamdı, Türkçe biliyordu. Kelimeleri sora sora öğrendik, dedi. Fakat şu problem çıkmıyor mu? Kürtçe gelişmemiş bir dil, şurada burada ayrı ayrı konuşulmuş; lehçeler, şiveler, ağızlar ortayla çıkmış. Bunlar nasıl birleşecek?
Bu sorunun cevabı yarın.