Türkçeye dikkat etse!
Recep T. Erdoğan’ın baş düşmanının kim olduğunu biliyorsunuz. (“Twetter Fenomeni” denilen kişi. Bu “Fenomen”, R. T. Erdoğan’a, Kerbelâ’da Hz. Hüseyin’i ve 71 yoldaşını katlettiren halifenin adıyla hitap ediyor ki, bu halife lanetlenmiş bir halifedir. Türkiye’de Alevîler onun adını “küfür” yerine kullanırlar! Sünnîler de Alevîler kadar katı olmasalar da aynı hissî beslerler.)
Doğru bilgiler de verseler, garazla yazılmış yazıları dikkate almam. Bu köşede o “Fenomen”den hiç alıntı yapmadım.
Bir kıyas için ilk defa alıntı yapacağım. Ne yazdığını değil, nasıl yazdığını göstereceğim ve “baş düşman” gördüğünün kalemiyle kıyaslayacağım. R. T. Erdoğan arada tweet atıyor. “Fenomen” özene bezene cümle kuruyor. Kendisi mi yazıyor, başkası mı yazıyor bilmiyorum, neticede onun adıyla çıkıyor, R. T. Erdoğan Türkçeye özen göstermiyor.
R. T. Erdoğan’ın son üç tweeti:
1. Bilhassa siyasi alanda yaşanan hiçbir gelişmenin elde edilen kazanımları tehdit edecek boyuta ulaşmasına izin vermeyeceğiz.
2. Herkes egosunu bir kenara koymalı, bir an önce ülkemizde hükümet kurulmalı ve devlette devamlılık esastır anlayışıyla devam edilmelidir.
3. Türkiye’yi hükümetsiz bırakan, egolarına mahkum olanlar, tarihe de milletimize de bunun hesabını veremezler.
“Cümlelerde sakatlık nerede?” diyeceksiniz?
Birincisinden başlayalım: “Bilhassa siyasi alanda yaşanan hiçbir gelişmenin”...
“Gelişme”, bu cümlede “yaşanan”ı da ifade eder. İki kelimeden birini atmalıydı. Hatta başta “bilhassa”ya da gerek yok. “elde edilen kazanımları”nda “elde edilen” ne, “kazanım” ne? Hatta “kazanım” değil “kazanılan”. “Tehdit edecek boyuta” demeye gerek var mı! Burada tehdidin darı, genişi; kısası, uzunu olmaz. “Siyasi”de son “i”de şapkayı unutmamalıydı.
İkincisi: “devlette devamlılık esastır anlayışıyla devam edilmelidir” demesi uygun mu? “devamlılık”, “devam” peş peşe. Çok kolay başka cümle kurulabilir.
Üçüncüsü: “Türkiye’yi hükümetsiz bırakan, egolarına mahkum olanlar”ı okuyunca takılıyorsunuz. “Türkiye’yi hükümetsiz bırakan” sözleri bir bütün olarak “egolarına mahkum olanlar”ın sıfatıdır. Sözü sıfat hâline getiren de “bırakan” partisipi (sıfat fiili)dir. “Mahkum” kelimesinde “u”nun şapkasını da unutmayalım. Burada “k” üstelik kalın (kaf) değil ince (kef)dir. “Hükümet”te de şapka var (ikinci “ü”) ya... Neyse...
R.T. Erdoğan’ın baş düşmanı “Fenomen”den cümle almaktan vazgeçtim! Her yerde yazdıkları veriliyor. Cümleleri nasıl kullandığını görmüşsünüzdür. Zamanında bu köşede “Türkçe meseleleri”ni çok yazdım. (Kitabımızı biliyorsunuz: Gökkonuksal Avrat Türkçenin Türkçesi).
Son bir not daha düşelim. Şu cümlede yanlış olan nedir? “AİHM kararları, kamu yöneticilerinin en ağır eleştiriye bile tahammüllü olmaları gerektiğini vaaz ediyor.” (Mehmet Y. Yılmaz, Hürriyet, 15 Haziran 2015).
“vaaz” değil, “vaz” demesi gerekir. Vaaz (vav-ayın-zı: va’z) nasihat; vaz ise (vav-dad-ayın: vaz’) koymak demektir. Maalesef dilimizde, “cirm” (hacim) yerine “cürm (cürüm) (suç) kelimesinin kullanılması gibi, bu tür yanlışlar sık yapılıyor.