Türkçemize kastetmeyelim
Türk Dili dergisinin Ocak 2014’te çıkan 745’inci sayısına bakıyorum... Bir de Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin’in anlattıklarını okuyorum. Dergide bir “sosyalist”le yapılmış mülâkat öne çıkarılmış... Kapağa karakalem çizilmiş “imaj” resmini de koymuşlar.
TDK, “sağlam Türkçe” için var olmalıdır. Türk Dili dergisinin yeni muhtevasının Türkçesi ne kadar “sağlam”?
Kaçalin döneminde dergi için ayrı birim kuruldu ve edebiyat mahfillerinde tartışılacak bir dergi çıkarılması istendi. Dergide şiire fazla yer veriliyor. “Şiir” dediğime bakmayın... Çoklukla alt alta sıralanmış kesik cümleler... Bu sıralı cümlelere “şiirimsi” bile diyemiyorum. Birinci Yeni’yi bırakın, İkinci Yeni’den yola çıkarak “Üçüncü Yeni” akımını başlatıyorlar! İkinci Yeni, Birinci Yeni’nin kopyasıydı, Üçüncü Yeni ise İkinci Yeni’nin kopyası... Kopyaların giderek nasıl soluklaştığını, “öz”ünü kaybettiğini anlatmaya gerek var mı?! (Önceki dönemlerde de şiirleri tenkit etmiştim.)
Türk Dili’nin bir önceki sayısı Sezai Karakoç’a ayrılmış; kalın bir dosya. Bir S. Karakoç’un şiirlerine bakın, bir de Türk Dili’nde çıkan şiirlere... S. Karakoç’un şiirini tartışırım ve tutmam da! Ama onun kendi yolunda bir sistemi, duruşu, tavrı vardır. Çok bilinen “Laleli’den dünyaya giden bir tramvaydayız.” mısrası (“mısraı” demiyorum!) “klas duruş” unu ortaya koyar.
Şiiri tarif et de biz ona göre koyalım, deseler, tarif edemem; kendileri de tarif edemezler. Şiir tarif edilemediği için çok tarifi yapılmıştır! Edebiyatımızda Terimler’de, belli başlı bütün tarifleri sıraladım. Kaynağım, hususiyetle Prof. Dr. Mehmet Kaplan’ın ders notlarıdır. Şiirin tarifi yoktur ama bir şey bilirim: Âhenk!
Aklıma geldi: Şair değilim... Yazı alışkanlığımız olduğuna göre kesik cümleleri alt alta sıralasam, göndersem, herhâlde Türk Dili dergisinin sayfalarında yer bulur! Anlayın artık zamanımızda şiirin geldiği yeri!
Edebiyatta tenkit başlı başına bir fasıldır. Tenkit olmazsa “edebiyat”ın değerini nasıl ortaya koyacağız?! Onun için dergi yönetimi tenkide bigâne kalmamalıdır.
Dergide öne çıkarılanlar da tartışmalı isimler... “Edebiyat”ta yerleri var mı? O bile düşünülebilir. Son sayısında kapaktaki “sosyalist”in şiirlerini de biliyoruz, yazdıklarını da... Kendisi “sosyalist” olduğunu belli ettiği için o sıfatı verdim, bir maksadım asla olamaz. Edebiyatın değeri kişinin ideolojisiyle ölçülemez. 1970’li yıllarda kalmış özentileri aşalım ve sadece edebî değer üzerinden bakalım. Zamanımızda ideolojik körlük içindeki “Neo İslâmcı” ile ideolojisi iflâs etmiş “batık sosyalist” arasında, dil ve edebiyat anlayışında hemen hiç fark yoktur. Sıkıntı burada doğuyor.
Yeni bir anlayış, yeni bir ruh gerek... Onun için özentisiz, komplekssiz, bağımsız düşünce şart.
TDK Başkanı Mustafa Kaçalin’in Türkçe üzerine fikirlerini burada ele alacaktım. (Zaman’da Nuriye Akman’ın mülâkatı 5 Aralık 2013.) Yerim kalmadı. Türk Dili dergisinin yöneticileri, en iyisi Kaçalin’in söylediklerini sindire sindire okusunlar ve TDK Başkanı’nın görüşleriyle ile TDK’nın aynası olması gereken derginin muhtevası arasındaki farkı görsünler.