‘Türk’ ve hazin serüven
D. Ahsen Batur’un art arda çıkan iki kitabı âdeta birbirini bütünlüyor: “Kürdoloji Yalanları” ve “1200 Yıllık Sürgün-‘Türk’ Sözünün Hazin Serüveni”.
Ahsen Batur, Arapçaya, Fransızcaya, İngilizceye, Rusçaya, Farsçaya, Orta Asya Türk diyalektlerine hâkim olmanın avantajlarını çok iyi kullanıyor. Her iki kitabında da zengin bir literatürle karşılaşıyoruz. Konusuyla ilgili hemen hiçbir kaynağı kaçırmamış. Kimseye itiraz etme hakkı bırakmıyor.
Zamanımızın tartışmalarında bütün eksiklikleri “Kürdoloji Yalanları” karşıladığı gibi, bütün yanlışları da en çarpıcı delillerle “siyasî aktörler”in yüzüne vuruyor.
Yeni kitabı “1200 Yıllık Sürgün-‘Türk’ Sözünün Hazin Serüveni”, adından da anlaşılacağı gibi “Türk” sözünün 1200 yıllık serüvenini anlatıyor. İlk ne zaman kullanıldı? Neden sürekli kullanılmadı? Kurulan Türk devletlerinde “Türk” sözünün yeri... Dönemlerinin bütün kaynaklarını tarayarak sebep-sonuç ilişkisini veriyor ve sonunda ölü toprağı serpilmiş Türk’ün “diriliş”ine geliyor. Ardından tekrar ölü toprağı serpilmek istenmesini, “AKP ve Türklük” ara başlığı altında ele alıyor.
Ahsen Batur kitabında 9 ana başlık, 48 ara başlık kullanmıştır.
“Türk”ü silmek için Yeni Anayasa’yı PKK/BDP ile halk oyuna sunmak isteyen Recep T. Erdoğan’ın İstanbul İmam-Hatip Lisesinden sınıf arkadaşı olan D. Ahsen Batur, aynı zamanda, “İslâmcılar”ın, adı geçtikçe âdeta salavat getirdikleri Ezher Üniversitesi mezunudur. Demem o ki, Ahsen Batur, İslâmî literatüre bütünüyle vâkıftır ve “Türk”ün ne manaya geldiğini, İslâmda etnisitenin, ırkın yerini en iyi tayin edecekler araştırıcılardandır. Onun için, bilmiyorum, Ahsen, sınıf arkadaşı Recep T. Erdoğan’a her iki kitabını imzalayıp gönderdi mi?! Şu zamanda gerek “Kürdoloji Yalanları”, gerekse “1200 Yıllık Sürgün” en “uyarıcı” eserler! Erdoğan ve çevresini düşündüreceği, “Biz ne yapıyor!” dedirteceği muhakkak! Kitapta Erdoğan’ın fikrî temellerini de buluyoruz ve bu temeller, birilerinin bütün benliğini kapladığı için, o birilerinin benliğinden “Türk düşmanlığı”nı söküp atmak mümkün görünmüyor. O zaman, benliklerle değil; o benlikleri taşıyan kişilerle uğraşılmalıdır. Halk nazarında benlikleri dönüşmüş bu kişileri teşhir ederek, zararlarını ortaya koymalıyız.
Ahsen Batur, ön sözde hayıflanıyor: “Türklere gelince, pek çok devlet, pek çok hanedan kurmuş olmalarına rağmen, tarih boyunca açıkça ‘Türk’ kelimesini kullanan yalnızca iki halk ve iki devlet olmuştur. Birisi bizim ‘gök’ kelimesini ilave ederek yazdığımız Gök-Türk Devleti, diğeri ise Osmanlı hanedanı mirası üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti’dir ve dikkat edilirse onun dahi adı Türk Cumhuriyeti değil, Türkiye Cumhuriyeti’dir.” (Selenge yay. 0212 5144573)
Yarın kitaptan şaşırtıcı bilgiler aktaracağım.