'Türk Kültür Havzası'
Din ve kültür konusunu tartışa tartışa yeni bir merhaleye geldik... Prof. Dr. Kemal Üçüncü, meseleyi daha geniş alalım, teklifini getiriyor:
“Arslan Bey Hocam; /Bu tartışmayı açmanız hayırlı oldu, tebrik ederim. Haberkademi’deki ’Türk Kültür Havzası’kavramsallaştırmasını aracılığınızla millî aydınların tartışmasına açıyorum.
Kimlik tarihsel bir veridir ve dil, tarih ve toplum içerisinde oluşur. Kültür olarak din ile inanç olarak din, aynı olmamasına rağmen ayrı da değildir. Dindar olsun olmasın, kültür olarak din herkesi bir şekilde içine alır. Kişinin kavram dünyası, sembolizmi, anlam dünyası hep bu alanda oluşur.
Tunç çağından itibaren Asyalı ve Avrupalı güçler münavebeli olarak dünya hâkimiyetini paylaşmışlardır. Bunun kesintisiz 1000 yıllık döneminde Türkler vardır. Hint-İran Orta Asya ve Akdeniz Mezopotamya birikimini imtizaç ettiren ve kurumsallaştıran yegane kültür Türk kültür geleneğidir. Burada Türk bir etnik vurgu değil, kültürel bir çerçevedir. Temel sorun şudur: Asya adına yeni bin yılda başat güç olarak kim temsilci olacaktır? Hâlde Çin gibi gözükmesine rağmen emperyal tecrübesizliği ve iç çelişkileri böyle bir misyona müsait değildir. Bu mirası taşıyabilecek yegane alan Türk Kültür Havzasıdır. Lakin Amerika’nın Neo-Osmanlı tuzağına dikkat çekmek isterim. ABD, bize Neo-Osmanlıyı salık verirken karşımıza Hazar’dan Akdeniz’e Neo-Safavî’yi koyuyor. Türk dünyasını, kültürel havzası Asya’yla irtibatını kopararak ebedî bir çelişki ve çatışma düzeni yaratmak istemektedir.
Bunun için milli entelektüellere kuramsal bir inşa için tartışmayı öneriyorum. Arslan Tekin Bey’e not gönderen Prof. Dr. Kadır Cangızbay da bu işin içinde olmalıdır. Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü olarak biz böylesi akademik entelektüel etkinliğe öncülük etmekten onur duyarız. Türkiye, bu doğal kültürel havzasıyla özgürlük, eşitlik ve dayanışma temelinde kültürel işbirliklerini artırmalı, çelişkilerini çözmelidir. Dünya Şîa Alevî nüfusunun yarısı Türk’tür. Emperyalizme feda edebileceğimiz bir Alevî Şîa kardeşimiz yoktur. Türkiye’de âcilen Şîa fıkhını öğreten bir ilahiyat fakültesi açılmalı, Alevîlerin inanç ve ibadet hakları yasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Türk Ortodokslar için teoloji eğitimi veren bir teoloji fakültesi gereklidir. Arap olmayan İslam nüfusu toplam İslâm nüfusunun yüzde 60’ıdır. Hindistan kıtası ile dinî-kültürel ilişkiler geliştirilmelidir. Kültürel havzamızla yaşama iradesiyle kesişen çemberlerimizi çoğaltmalıyız.
Mezopotamya Akdeniz havzasında, Anadolu’da 5000 yıldır devletler etnisiteye göre kurulmazlar; adalete, hürriyete, vatana müteallik kurulurlar. Gerisi yalandır.”
Prof. Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ
(Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdürü)