Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Türk ekonomisinin artan 2021 riskleri

Vatandaşların 2018'den beri yaşadığı ekonomik kâbus sürüyor. Üstelik 'Virüs' etkisi ile katlanarak hızını artırıyor. Son rakamlara baktığımızda 2021'de de beklenen rahatlama gelmeyecek gibi…

Geçtiğimiz gün TUİK Türkiye'ye ilişkin ikinci çeyrek büyüme (GSYH) rakamlarını açıkladı. Rapora göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH bir önceki çeyreğe göre yüzde 11 azaldı. Manşet rakam denilen arındırılmamış veri ise yüzde 9,9'luk küçülmeyi gösterdi.

Detaylara baktığımızda, ekonomik çakılmada etkili olan başlıca unsurlar şunlar: Mal ve hizmet ihracatının yüzde 35, ithalatın yüzde 6, yatırımların yüzde 6, hane halkı tüketimin yüzde 8 düştüğü görüldü.

Peki bu trajik çakılmanın bizleri etkileyecek sonuçları neler, maddeler halinde sıralayalım:

1-2018'de hissetmeye başladığımız ekonomik krizin kökleri, 2013 yılında Amerikan Merkez Bankası FED'in dolar arzını kısma kararı aldığı günlere dayanıyor.

Türkiye 2013 yılında FED sinyaline rağmen, ucuz dolara dayalı, dış girdiye bağlı üretim sistemini değiştirme yolunu seçmedi.

FED kararı ile azalan dolar miktarına bağlı olarak yükselen kurlar ekonomiyi tehdit etmeye başladı. O tarihten başlayarak Türkiye ile ilgili yayınlanan her raporda ekonomi, 'olası dış şoklara' karşı sürekli 'kırılgan' olarak tanımlandı.

Raporlardaki riskler sonunda gerçeğe döndü ve 'Virüs' ile gelen dış şokun Türkiye'yi tamamen hazırlıksız yakaladığını gördük.

2-Türk ekonomisindeki adaletsiz gelir dağılımının yaşanan büyük daralma ile birleşerek geniş halk kitleleri üzerindeki yoksulluk baskısını artırdığı anlaşıldı.

3-Düşen ihracat rakamları Türkiye'yi gelir kaybı anlamında çok daha fazla hırpaladı. Çünkü Türk ihracatındaki mallar yüksek teknoloji içermediği için kolayca vazgeçilebilir oldu.

Bu da kayıpları artıran, gelirleri azaltan bir sonuç doğurdu. 2013'de 12.480 dolar olan kişi başı gelir 2020'de 8.934 dolara geriledi.

4-Yatırım harcamalarının azalmış olması da önümüzdeki dönemde üretim faaliyetlerinin istenilen düzeyde olmayacağını gösteriyor.

2021 Türkiye'si için beklenen büyüme rakamlarına baktığımızda, 2018-2020 arası ekonomide açılan büyük yaranın kolay kolay kapanamayacağını anlıyoruz.

Kurumların Bloomberg terminalinde yer alan tahminleri şöyle:

ABN Amro yüzde 4, HSBC yüzde 3,7 Bank of America yüzde 4,6 Citigroup yüzde 4,5 FITCH Solutions yüzde 4,3 Credit Suisse yüzde 3,5

BBVA haricinde yüzde 5 ve üzeri tahmin yapan büyük kurum ise yok gibi…

Yukarıda anılan rakamlarla Türkiye'nin mevcut milyonlarca işsizine, işgücüne yeni katılan gençlerine iş imkanları yaratması oldukça zor gözüküyor.

Enflasyona gelecek olursak, tarım ve imalattaki üretim biçimleri 2021'de de geçmişle aynı olacak. Bu durum ise üretim miktarının düşük kalmasını ve fiyat artışlarını tekrar gündeme getirecek.

Hükümet, üretimi reformlarla kaliteli ve bol yapmak yerine, kredi basarak artırmayı umuyor. Ancak bunun umutsuz bir çaba olduğunu iki yıldır izliyoruz.

Sözün özü, vatandaşın işsizlik ve pahalılıkla mücadelesi 2021 yılında da devam edecek.

Yazarın Diğer Yazıları