Tsunami geliyor!
Bu köşeden Merkez Bankası'nın faiz politikası ile ilgili olarak şu tespitleri yapmıştık: 'Faizlerin enflasyonun altında tutulması yatırımcıların hızla Lira'dan uzaklaşmasını doğuracak. Bu kaçış dolara talep yaratacak ve kur sert bir şekilde yükselecek.' Bu öngörümüzün ne yazık ki çıktığına şahit olduk. Ancak dediklerimiz bununla da kalmamıştı. Zira artan kurun en büyük etkisi olarak dışa bağlı üretim yapısında maliyetleri de yükselteceğini söylemiştik. Dış girdi ile çalışan imalat sanayi mal üretirken aynı zamanda da enflasyon üretmeye başlayacaktı ki, öyle de oldu.
Özellikle 2021 Ocak-Şubat aylarında artan kur nedeni ile enflasyonun sert bir dalga olarak yaşamlarımıza çarpacağı artık çok net bir şekilde görülüyor. Üzerimize yaklaşan enflasyon dalgası iç piyasada 'Pandemi' öncesi başlamış olan durgunluğun daha da ağırlaşması anlamına gelecek. Ekonomin çarkları durdukça işsizlik sorunu artacak, gelirler düşecek ve sefalet Türk toplumunda kol gezecek.
Bu çıkarımlarımızın hatalı olmadığını Merkez Bankası da kabul etti. Nasıl mı? Çarşamba günü açıklanan yılın son enflasyon raporu sunumunda TCMB Başkanı Murat Uysal daha önce %8,9 olarak açıklanan 2020 yıl sonu enflasyon beklentisini %12,1'e yükselttiklerini belirtti.
Sonuç olarak Merkez'in 2020 enflasyon beklentisi Yeni Ekonomi Programı'ndaki %10,5'lik gerçekleşme tahmini üzerine çıktı. 2021 yılı beklentisi de %6,2'den %9,4'e yükseltildi.
Böylece Merkez Bankamız iki sonuca varmış oldu:
1 - Yukarıda da belirttiğimiz gibi Merkez de yükselen kurların Türkiye'de enflasyonu artırdığını onayladı. Ancak Merkez'in enflasyon beklentisinin; bizim kış ayları için çarşı-pazarda 'hissedilen enflasyon' olarak tanımladığımız, %35-40 civarında gerçekleşmesini beklediğimiz enflasyon oranı kadar sert olmadığı görüldü.
Merkez'in bugüne dek kur ve enflasyon tahminlerinin isabet oranı düşünülecek olursa, yine bizim dediğimize gelinmesi kuvvetle muhtemel olacaktır. Zira kurda son dört ayda %18'lik bir artış varken enflasyonun uslu bir çocuk olmasını beklemek hayalcilik olacaktır.
2 - Merkez enflasyon revizesi ile bugüne dek sürdürdüğü para politikasının yanlış olduğunu kabul etmiş oldu. Enflasyonu yapısal reformlarla indirmeden sadece para politikası araçları ile yani 'faizi talimatla düşürerek' finansal bir hokus pokusla yatırımların artmayacağı resmen kabul edilmiş oldu.
Bu noktadan sonra denilecek pek bir şey kalmıyor. Çünkü çözüm için gerekli irade ortaya konulmuyor. Aslında konulmak istense de olmuyor çünkü liyakata değil yandaşlığa dayanan ekonomi politikası yönetimi sorunları nasıl çözeceğini de bilmiyor. Aksi olsaydı Türk finansal sistemi deneme yanılma tahtasına çevrilmez, yanlış para politikası ile kurlar çıldırmazdı.
Kış aylarında vuracak enflasyon dalgası ekonomi üzerinde bir tsunami etkisi yaratacak. Allah Türk halkının yardımcısı olsun…