Tarihe şahitlik
Söz Koçlardan açılmıştı. Dün 1992 yılında İzmir'de tertip edilen 3. İktisat Kongresi'nden bahsetmiştim.
İlk kongrenin çok önemsenmesi gerekir. Dün belirttiğim 5 Haziran 1992 tarihli yazımda, birinci kongreye M. Kemal'in üzerinde durduğu bir hususa şöyle temas etmiştim:
"1. İzmir İktisat Kongresi'nin önem taşıyan bir durumu da şu: Kongre, Lozan Konferansı'nın kesintiye uğradığı bir dönemde toplanıyor. Kongreye Mustafa Kemal (Atatürk), Meclis üyeleri, çiftçi, tüccar, sanayici ve işçi kesiminin delegeleri katılıyor. Mustafa Kemal burada yaptığı konuşmasında Türkiye'nin arazi varlığı ve tabiî kaynaklarına göre nüfusunun kifayetsizliğine temas ediyor. Altı çizilecek bir konu... Zamanımızda Nüfus planlaması için toplum üzerinde yoğun bir baskı uygulanıyor. Şimdi, tarım ve sanayide gelinen nokta ile, nüfus arasında bir oran kurabilir miyiz? Araştırmaya değer..."
İki gün önce ebediyete uğurladığımız Koç Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç'un dedesi Vehbi Koç'un bana anlattıkların vereceğimi belirtmiştim. 8 Haziran 1992 tarihli yazımdan alıntı:
"Ünlü işadamımız, kongrenin de şeref konuğu Vehbi Koç, konuşmasında devlete bağlılığını vurgulamış ve 'Devletim varsa ben de varım' demişti. Vehbi Koç'un bu sözlerini delegeler ve misafirler çok alkışladı. Bu alkışın saikı Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdu. Devleti yıkmaya yönelik hareketlerdi. Sonra kuliste Vehbi Koç'un yanına gittim, 'Efendim, devlete bağlılığınız çok alkışlandı.' dedim. Vehbi Koç, "Tabiî, devlet her şeyimiz. Devlet zamanında KİT'leri kurmasaydı, biz özel sektör olarak nasıl gelişirdik. Devlet önce KİT'leri kurdu. Bunlar işletmeyi öğrendiler, biz de oradan eleman alarak özel sektörü geliştirdik. Ama şimdi KİT'lere gerek yok. Hemen özelleştirilmelidir. Özel sektör her şeyi en güzel şekilde yapıyor' dedi. Bu tecrübeli işadamı oldukça pragmatistti. Elbette her şeyi ile devletine bağlıydı ancak, mutlak özelleştirmenin yanında yer alıyordu.
Konuyu genç bir ilim adamıyla da konuştum. Doç. Dr. Erinç Yeldan. Bilkent Üniversitesi İktisadî, İdarî ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı. Kongrede ilgi toplayan bir konuşma yapmıştı. Genç ilim adamı özelleştirmeye karşı çıkıyordu. Devlet Bakanı Tansu Çiller'e de ısrarla özelleştirmenin nasıl gelişeceğini sordum. Her iki konuşmayı ayrıca vereceğim."
Erinç Yeldan sonra çok bilinen bir isim oldu. Tansu Çiller de başbakanlığa kadar yükseldi. Her ikisiyle yaptığım konuşmayı vereceğimi yazmışım. Ancak o konuşmaları nerede nasıl yayınladım, bulamadım. Bulunca ele alacağım.
Mustafa Koç'un vefatı vesilesiyle dedesini andık, iktisat kongrelerini hatırladık.
İnsan içinde bulunduğu hâdisenin ileride tarihî bir mahiyet alacağını tayin edemiyor. Bu kongrede, Alparslan Türkeş'le de konuşmuştum. (Kim üzerine alınır bilemem! Türkeş bizi sallamadı, "Sonra konuşuruz." deyip uykuya yatırmadı!) 1992'de MHP'nin yeniden açılması söz konusuydu. Yine muhalifler vardı. Tarihî mülâkattır. Yeri gelince yazarım.