Susma hakkınız olamaz!
CHP’nin Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün için “Yeni CHP’nin vitrini” demiştim. Her gün bir vukuatı var ve CHP’nin yeni kimliğini her fırsatta ekrana, gazete sayfalarına taşıyor. CHP’de Hüseyin Aygün’ünkünden başka icraat görebiliyor musunuz?
Adam “Ali’siz Alevîyim” demeye getirdi, bir ses yok. Dersim üzerine yazdıkları, söyledikleri fâcia... Seyit Rıza gibi bir isyancı sergerdeye iade-i itibar istiyor. Derebeylik kurmuş, Türkiye’nin başına bu kadar gaileler açmış adamın itibarının iadesini istemek bile, Türk insanının felsefesini anlamamak demektir. Rıza’yı baş tacı etmenin manası nedir, biliyor musunuz? İlk fırsatta Ankara’ya yürüyeceğim, cumhuriyeti de, devleti de başınıza yıkacağım, demektir. Dersim’de çok acılar yaşandı, isyanın batırılması gaddarca oldu ve maalesef suçlu suçsuz ayırmadan çok insana kıyıldı ama bu bir ders olmalıydı. Ders alınacağına “intikam” için itibar isteniyor!
***
Hüseyin Aygün gibilerini kim başımıza musallat etti? Yeni CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu değil mi?
Hüseyin’i “Dağdaki çocuklar” (kendisi öyle diyor), “Hüseyin Abi, Munzur Dağlarını özlemişsinizdir, hadi bir kahvaltı edelim” diye alıp götürdüler. Hüseyin düze inince dağda yaşadıklarını ballandıra ballandıra anlattı. PKK’lı gençler ne güzel, ne kibar çocuklarmış. Onlar üstelik barış gelsin istiyorlarmış.
Hüseyin’in son vukuatı: Hemşehrisi Sakine Cansız’ın ailesine başsağlığına gitmesi. Adam öyle pervasız ki, göğsünü kabarta kabarta taziyeye gittiğini ilân ediyor.
Bu hareketi bardağı taşıran damla olmalı ki, Kılıçdaroğlu tâ Çin’den “Dönünce gereğini yapacağız” cümlesini kullandı.
Bu cümle ne anlama geliyor? Partiden mi atacaklar? Kendisi zaten “CHP’nin değil, Dersim’in milletvekiliyim” demiyor mu? Eskiden bir parti kadrosundan bağımsız milletvekili seçilirdi. Böyle bir şey olsa gerek Hüseyin’in durumu!
Kamer Genç de yıllardır Tunceli milletvekilidir. Ama Hüseyin’le taban tabana zıt! Hüseyin yerine bir başkası aday konulsaydı seçilemeyecek miydi! Kılıçdaroğlu bilerek mi Hüseyin’i tercih etti, sonra zora gelince vazgeçme noktasına geldi?
CHP içinde vatansever, ülkenin birliğini isteyen çok milletvekili var ama bir ikisi dışında sesini yükselten yok. Deniz Baykal bile “şuurlu bir suskunluk” içinde olduğunu açıklıyor. Herhâlde, Kılıçdaroğlu ekibinin hatalarının birikmesini bekliyor!
Şuurlu suskunluğun diğer adı, yıkılan yıkılsın, meydan bana kalsın demektir. Meydan size kaldığında, meydanda adam bulamazsanız ne olacak!
Mesele memleketi ilgilendiriyor. İnsanlarımız karamsar... Öldürülen PKK’lı kadınlara dizilen methiyeler havsalara sığmıyor. Her biri birer dişi barış güvercini ilân edildi! BDP kanunla kurulmuş bir parti ama PKK’lıların cenazesini kaldıranlar BDP’liler. PKK/BDP bu cenazeleri bayraklaştırdılar; öyle mezbûhâne tavır içine girdiler ki, kendilerini hissettirdikleri her yerde insanlar çaresiz, bunalmış, boğulmuş vaziyetteler. Dağdakilerle kucaklaşmayı suç sayanlar nerede?
Her sokakta bir PKK bezi dalgalanırken kimse şahsî hesap peşinde olamaz, kimse susamaz. CHP’yi Hüseyin gibilerine teslim etmeye gönlünüz razı mı?