“Süper Güç” değil “Süper Bela”

Terörle mücadelede ardı ardına çok sayıda Mehmetçiğimizi şehit vermemiz terör örgütünün gücünü değil ABD’nin bu örgüte verdiği para, silah, istihbarat, eğitim ve taktik destekleri artırdığını gösteriyor.

Eğer ABD’nin yardımları olmasa güçlü Türk ordusu karşısında terör örgütü varlığını uzun süre sürdüremez daha yıllar önce teslim bayrağını çekerdi.

ABD’nin niyeti bellidir:

Terör örgütüne Kuzey Irak ve Kuzey Suriye topraklarını içine alan kendisine tümüyle bağımlı bir uydu devlet kurdurmak istemekte, bunun önünde en büyük engel olarak Türkiye’yi görmektedir.

Son günlerde terör örgütünü harekete geçirmesinin arkasında; Türkiye’nin bölgesel bir güç olma yolunda attığı adımlar, İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamlara karşı takındığı kararlı tutum ve iklim koşullarının terör örgütünün eylemlerine fırsat verecek uygunlukta olması gerçekleri yatmaktadır.

Sonuca gelirsek:

Karşımızda bir “süper güç” değil bir “süper bela” bulunmaktadır.

Yılmamalı, dik durmalı ama başka saldırılara, komplolara karşı da son derece dikkatli olmalıyız.

NOT: ABD’yi suçlarken bölgede kendilerine göre çeşitli planları olan Rusya, İran ve kimi AB ülkelerini temize çıkarmış olmuyoruz.

Onları da başka bir yazıda değerlendiririz.

BİZİM OKULLAR NE KADAR GÜVENLİ?

Çekya’nın başkenti Prag’da geçen hafta çok üzücü bir olay yaşandı.

Karl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni otomatik silahla basan 24 yaşındaki David Kozak 14 kişiyi öldürüp 25 kişiyi yaraladı.

Saldırganın akıl sağlığının yerinde olmadığı belirtildi.

...

Haberi duyduğumda “Bizim okullarımız ne kadar güvenli” sorusu takıldı aklıma.

Ve ne yazık ki olumlu bir yanıt veremedim bu soruya.

Kısa bir arşiv taramasında rastladığım şu örnekler ne demek istediğimi daha iyi anlatır sanırım:

- Mersin’de 12 yaşındaki öğrenci, sınavda düşük not aldığı için dalga geçen arkadaşını okul tuvaletinde hortumla dövdükten sonra evden getirdiği bıçakla boğazını keserek öldürdü.

-Rize’nin Pazar ilçesinde bir lise öğrencisi ders sırasında arkadaşının boğazını bıçakla kesip ölümüne yol açtı.

-İstanbul Sancaktepe’de Sabedin Türkoğlu İlkokulu’nda bir öğretmen, bir öğrenci velisinin silahlı saldırısı sonucu yaralandı.

-Gaziantep Mimar Sinan Lisesi’nde kız meselesi yüzünden öğrenciler arasında kavga çıktı ve bir öğrenci tabancayla sağ bacağından vuruldu.

-Adana’da Cumhuriyet Ticaret Meslek Lisesi’nde bir öğrenci, dışarıdan topladığı arkadaşlarıyla okulu bastı. Silah, sopa ve satırların kullanıldığı kavgada 2 öğrenci yaralandı.

-Akçakoca’daki Fatih Endüstri Meslek Lisesi’nde 12. Sınıf öğrencisi, tartıştığı iki arkadaşını bıçakla ağır yaraladı.

-Kocaeli Körfez ilçesi Mustafa Kemal Anadolu Teknik Lisesi’nde bir öğrenci, arkadaşına bıçakla saldırarak yaralanmasına neden oldu.

-Aksaray Endüstri Meslek Lisesi’nde bir öğrenci kavga ettiği arkadaşlarını vurmak için okula pompalı tüfekle geldi. Okul bahçesinde havaya ateş açan öğrenci daha sonra kaçtı.

-İzmir'in Aliağa ilçesindeki Mehmet Saka İlköğretim Okulu'nda bir öğrencinin velisi, okul müdürüne saldırdı. Kafası, kaşı, kulağından yara alan ve kanlar içinde kalıp yere yığılan müdür hastaneye kaldırıldı.

...

Milli Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de okul öncesi, ilk ve orta dereceli okullarda toplam 20 milyon öğrenci bulunurken 1 milyon 250 bin de öğretmen var.

YÖK’ün istatistikleri ise yüksek öğretim kurumlarında 6 milyon 950 bin öğrenci, 184 bin öğretim görevlisi olduğunu gösteriyor.

Yani nüfusun yaklaşık üçte biri öğrenci, öğretmen ve öğretim görevlisi olarak günlerinin önemli bir bölümünü okullarda geçiriyor.

Söz konusu insanların can güvenliklerinin korunması için vakit geçirmeden harekete geçmek gerekir.

İlk etapta şu üç önlemin çok önemli olduğunu düşünüyorum:

1- Anaokullarından üniversitelere kadar her derecedeki okulda mutlaka yeteri kadar güvenlik elemanı bulunmalı, bu okullara dedektörlü kapılardan ve x-ray cihazlarından geçerek girilmelidir.

2-Sağlık Bakanlığı vakit geçirmeden toplumu genel bir akıl sağlığı taramasından geçirmelidir. Ülkede 600 bin dolayında şizofren bulunduğu, bunlardan pek azının hastanelere yatarak ya da dışarıda ilaçlarını düzenli kullanarak tedavi edildiği unutulmamalıdır.

3-Silah kaçakçılığı ile etkin mücadele yapılmalı, ruhsatsız silah taşıyanlar mutlaka yıllarca hapis yatırılmalıdır.

4-Televizyonlardaki film ve dizilerde şiddet bir çözüm aracı olarak gösteriliyor. Buna engel olmalı. Silah ve şiddet görüntülerinin yayınlanması sigara gibi yasaklanmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları