Sünnîlik Şiîlik tehlikeli sular!
Geçmişte de yazdım. Anadolu’yu otomobille baştan sona katettik. Gürbulak’tan İran’a girdik. Arabayı benden dört yaş büyük olan amcam kullanıyordu. Onun İran’da iş yaptığı Abbas da bizimleydi. Abbas bizim gibi Türkçe konuşuyordu. Zaten sınıra yakın olan Azerbaycan Türk’ü televizyon kanalları vasıtasıyla Türkiye Türkçesine çabuk intibak ediyor. Bunun İran’da başka örneklerine de rastladım. Abbas Şiî idi.
***
Abbas’ı Bazergân’da bıraktık. Sonra Maku gelir. Bir dere içinde upuzun şehir. Maku da Türklerle meskûn. Tahran’a kadar bölge tamamen Türk. Türklerin Şiî olmasından dolayı Farslarla merbutiyeti fazladır. ABD, Türkleri çok kışkırtmak istemiş, Türk’ü Fars’ı birbirine kırdırmak için oyunlar tertip etmişti ve ediyordur da... Tarihin ve politikanın cilvesi budur. Maku dedim de... 1999’da İmralı’da duruşmalarda, Abdullah Öcalan Maku ile bağlantılardan bahsetmişti.
Maku’ya yakın bir yerde benzin istasyonuna uğradık. Yine Türkçe konuşuyoruz tabiî. Benzinci genç çok doluydu: “Biz sizinle dil arkadaşıyız.” demişti.
Dil arkadaşlığı da nereden çıktı... Aynı dili konuşuyoruz! Tahran’ın Erivan’la samimiyetinden dolayı çok kızgındı. Genç: “Ermenistan Azerbaycan topraklarını işgal etti, kardeşlerimizi öldürdü, Tahran ise onlarla dostluk kuruyor” diyordu.
***
Türkmenistan sınırına yakın, Meşhed dolayında Türkmenler yaşıyor ve onlar Sünnî, Kürtler de öyle. İran’da Şiî akideleri geçerli. Öyle olunca Sünnîler baskı görüyorlar mı?
Ayetullah Danişmendî’nin daha yeni yaptığı konuşması beni irkiltti. İran’da Sünnîlerin nüfusunun ve eğitim seviyesinin artmasının Şiîlere büyük tehlike arzettiğini söylemiş, üçten fazla çocuk yapan Sünnîlere sosyal güvence verilmemesini ve çocukların vatandaşlıktan çıkarılmasını talep etmiş.
En korkuncu etnik çatışma değil, inanç çatışmasıdır.
Belki 1,500 km. daha gittik. Türkmenistan sınırına yaklaşıyoruz. Bir kasabadan geçerken, başları takkeli insanlar dikkatimi çekti. Onlarla da Türkçe konuşuyor ve çok rahat anlaşıyoruz. Birine: “Siz Sünnîsiniz galiba. Rahat mısınız?” diye sordum. Hiçbir problemleri olmadığını söyledi. Bölgede Sünnî tarikatların tekkeleri açık ve her türlü faaliyeti gösteriyorlarmış.
Sonra öğrendik ki, İran’la fazla ilgili değiller, Türkiye ile daha ilgililer. Meselâ bir köyde halk Erbakancı ve Türkeşçi diye ikiye ayrılmış. Takım olarak da üç büyük kulüpten birini tutuyorlarmış.
Bilgi çağı dünyayı ne kadar küçültmüş.
Tehlikeli sularda gezinmeyelim, birbirimizi anlayalım.