Sorun Arınç'tan daha büyüktür

Berat Albayrak giderayak en doğru lafı etti: "At izi it izine karıştı." Şimdi tam da o noktadayız.

Türkiye televizyonlarında herkes Bülent Arınç'ı tartışıyor.. Asıl meseleye bakan yok. Sorunun temeline inen yok.

Sorunun temelinde ne var?

ABD seçimlerinde Biden'in kazanması.

Ne alaka?

Şu alaka: Biden bizimkilerle temas kurmuyor.

Bu durumda Türkiye eksen değişimine doğru yol alıyor. Bunun için Arınç, iktidarın elinde tuttuğu en önemli siyasal anahtar görevini yapıyor. İktidar, hem içerde ve hem de dışarda kilidi açmak için Arınç'ı öne sürmüştür vesselam.

Nasıl?

Önce genel tabloya bakalım sonra "nasıl" sorusuna cevap verelim.

Birincisi, Türkiye, hem uluslararası ve hem de kendi içinde derin siyasi açmaza girdi.

İkincisi, iktidarın varlık nedeni olan seçmen, AKP'den desteğini çekmeğe başladı.

Üçüncüsü, ekonomi, derin bunalım içinde.

Dördüncüsü de, korona virüsle ilgili mücadele tıpkı ötekiler gibi başarıyla yönetilemedi.

İşte bu tabloda öncelik, dış politikada ve özellikle de ABD ile ilişkilerde düğümleniyor. Türkiye'deki siyasal iktidar Trump'a aşırı destek verdi. Çünkü Trump kazandığında yine eskisi gibi yoluna devam edecekti. Hâlbuki Biden yönetimi, Erdoğan yönetimine mesafeli. Neden mesafeli sorusun cevabı bu yazının konusu değil. Ancak mesafeli olması Erdoğan iktidarının geleceğini zora sokacak işaretler taşıyor. Bunun için iktidarın ABD'de heyetler bulunduğunu ve Biden ekibiyle temas kurmak istediğini yazıp söyleyen pek çok kimse var.

Öyle ise?

ABD'ye ne kadar demokrat olduğumuz göstermenin vakti gelmedi mi?

Ne yapalım?

Reform!

Reform yapacağız ama özellikle ABD, AB gibi ülkelerin raporlarına olumsuz olarak yazılan hukuk sorunları var. Bir de Türkiye'de iktidarın kendi yandaşlarına anlatması izah etmesi gereken politikalar var.

Ne olacak?

İşte tam bu noktada, saraydan bir ses yükseldi: Arınç'ın sesi.

Önce ABD'nin yeni yönetimine bir twit attı. Başarılar diledi. Türkiye- ABD ilişkilerinin öneminden söz etti.

Sonra?

Saray ekibinden biri olarak Türkiye'nin sesini bütün dünyaya ve elbette içeriye duyurdu. Bunun sonunda içeride nabız tutuldu. Kimler ne diyor, tepkin boyutları nedir? Geniş halk kitleleri ne kadar etkilendi. Şimdi şu anda yapıldığını sandığım anketlerle ölçülecek. Hâlihazırda gördüklerimiz ve duyduklarımız tv, gazete sayfalarına yansıyan olumsuz tepkiler parti içinden ve Cumhur ortağından yükseliyor. Gürültü fazla çıkıyorsa parti tabanını rahatlatacak mesaj verebilirler.

Ya Millet İttifakı?

O tepki vermiyor mu?

Veriyor ama şimdilik Cumhur İttifakı'nın iç kale maçını seyrediyor. Kimin ne performansı var anlamaya çalışıyor. Burada asıl mesele iktidarın kalıcılığını sağlamamak için, dış dünyaya ABD ve AB'ne uyumlu görünmek. İçtekilerin bir şekilde ikna edileceği düşünülüyor olabilir.

Hatırlayın. Arınç'ın o tv programında altını çizerek "Sayın Cumhurbaşkanı da en az benim kadar adalet istiyor, adım gibi biliyorum" türünden yaptığı kaynağa yönelik göndermeler niçin yapıldı?

İkna için.

Türkiye'de konular ana mecrasından çıkarılarak, kör dövüşüne çevriliyor. Arınç meselesinde de herkes görünür olanı, figürü (Arınç'ı) konuşuyor.

Peki zemin?

O ne olacak?

Kısacası, Selahattin Demirtaş'ı bilmeyen mi var? O kendisinden beklenen davranışı yapmış. Halkı sokağa çağırmış, Yasin Börü gibi masum kişilerin öldürülmesine sebep olmuş. Bu tamam da, hendeklerin kazılmasına neden olan siyaset aklını, dönemin karar alıcılarının oluşturduğu siyasal zemini ne yapacağız?

Aynı şekilde devam edersek, ABD'deki iktidar değişimi ne olacak?

Asıl sorun, Arınç'tan daha büyüktür; bir iktidar ve geleceği sorunudur.

Yazarın Diğer Yazıları