Siyonistlerin seçilmiş travması: Öldür daha öldür!

Gazze’deKİ vahşeti seyrettiniz mi? Hitler bile bu kadarını yapmadı dedirtecek vahşet...

Gazzeliler yüzlerce metre uzayıp giden kalabalık... Ellerinde beyaz teslim bayrakları Kuzey Gazze’den Güney Gazze’ye götürülüyorlar.

Güney Gazze, toplama kampı artık. Fırınlarda yakılmıyorlar ama bile bile başlarına bomba yağdırarak katlediliyorlar. İnsanlık utansın!

Allah belânı versin Adolf Binyamin Hitler Netanyahu!

Netanyahu canisinin rakiplerinden İsrail’in eski başbakanı Barak Obama, Ichak Adizes’in bir videosunu paylaşıyor. Bu videoda Netahyahu Hitler’e benzetiliyor. Tabiî Netanyahu küplere biniyor. Kendisi de Hitler’den farkı olmadığını biliyor. Öfkesi ondan.

TRT Haber’den aktarıyorum:

Adizes, videoda Netanyahu'nun Savunma Bakanı Yoav Gallant'ı görevden alma kararını Slobodan Miloseviç, Donald Trump ve Adolf Hitler gibi ‘iktidarda kalmak için ülkeyi çöküşe sürüklemek’ şeklinde eleştirmişti.” (30.08.2023)

Bu Prof. Dr. Ichak Kalderon Adizes 1937’de Makedonya’da doğmuş. İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler’den korunmak için Arnavutlara sığınıyor ve Müslüman olarak yaşıyor. 1948’de ailesiyle İsrail’e yerleşiyor. İsrail’de ve Amerika’da “iletişim” dersleri veriyor.

Yahudileri, 15. yüzyılda İspanya’da Katoliklerin katliamından korumak için, Osmanlı sahasına kabul edilmelerini hepimiz biliyoruz. Tarih sayfa sayfa, cilt cilt Türklerin/Müslümanların koruyuculuğunu yazdı.

20. yüzyılın ilk yarısında Hitler kasırgası eserken, Yahudilerin koruyucuları, yine Balkanlardaki Osmanlı bakiyesiydi. 1990’lı yıllarda, Sırplarla savaş zamanında ve hemen sonrasında Bosna Hersek’teydim. Yahudileri zulümden, katliamdan koruma hikâyelerini dinledim.

Televizyonda seyrettiğimiz, göçürülen insan seli bana Kosova’da Sırpların katliamından kaçan Arnavutları hatırlattı. Arnavut-Kosova sınırında, Kukus’ta, kimi yayan kimi ne vasıta bulmuşsa onunla perperişan, yağmurlu havada, çamur deryasında Arnavutluk sınırından geçişlerine büyük acı içinde şahit oldum.

Ünlü psikolog Prof. Dr. Vamık D. Volkan “Kosova’dan Bosna’ya” incelemesinde “Seçilmiş travmaların psikopolitik sonuçları” alt başlığında Yahudilerle ilgili çok önemli bir noktaya işaret eder:

“Seçilmiş travmaların yası tutulamadığı ve çözümleme yapılamadığı için bu travmaların ileride ne gibi sonuçlar doğuracağını belirtmek isteriz. Seçilmiş travmaların yası tutulamadığı zaman bazı ritüalistik sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu ritüeller en kabul edilebilir insanî sınırlardan başlayarak en kabul edilemez insanlık dışı ve oldukça vahşi ve saldırgan boyutlarda ortaya koymaya çalışacağım. Bunlar:

1- Entitlement Policy (Hak sahibi olduğu, hakkı olduğu politikası): Seçilmiş travmanın hakkı olduğu iddiası şeklindeki politik sonucu Yahudilerde görmek mümkündür. II. Dünya Savaşında Hitler’in Almanya’da ve kendi egemenliğindeki diğer ülkelerde Yahudilere karşı yaptığı soykırım, Yahudilerin en önemli seçilmiş travmasını oluşturmuştur. Bu travma o kadar ağır ve büyüktür ki bununla ilgili yasın yaşanması imkânsız olmuştur. Yası tutulmayan bu travma Yahudilerin kimliğine bir seçilmiş travma olarak girmiştir. Yahudilerde bu seçilmiş travmalarına karşılık kendilerinde her şeyi yapma hakkını benimseyen bir anlayış ve politika (Entitlement Policy) gelmiştir. Yahudiler bir yerde bu boyuttaki bir soykırımdan sonra ‘Bize bu kadar acı yaşatıldı, artık biz de ne yaparsak yapalım buna hakkımız var’ duygusunu yaşamaya başlamışlardır.”

***

Prof. Dr. Vamık D. Volkan’ı daha Amerika’dayken aramış ve konuşmuştum. Türkiye’ye geldikçe takip ettim ve röportajlar yaptım. Tespitleri son derece önemli.

Yahudilerin, “Bize bu kadar acı yaşatıldı, artık biz de ne yaparsak yapalım buna hakkımız var.” duygusunu yaşamadıklarını -istisnaları ayrı tutuyorum- Gazze vahşetinde doğrulamadıklarını söyleyebilir miyiz?

Siyonistlerin başını çektiği -bu da ayrı bir ironi- Haçlı Cephesi bütün gücüyle Filistinlilere yükleniyor.

Allah’ım! Sen yardım et!

Yazarın Diğer Yazıları