Selçuk Özdağ bana anlattı (2)
Ak Parti milletvekili Selçuk Özdağ beni aramıştı. Bir yazımda adı geçiyordu. FETÖ mağduriyetleri meselesini konuştuk. Dün birinci bölümü verdim.
Selçuk Özdağ, asıl suçlularla mağdurların ayrılması gerektiğini belirtiyor. Bir yetkili ve etkili siyasî olarak, adalet mekanizmasına bir mesaj vermek istediğinin altını özellikle çiziyor.
Selçuk Özdağ, 15 Temmuz'da darbenin önüne geçilmesinde siyasî olarak mühim rol oynadığını geçen gün açıkladı. Yeğeni de şehit düşmüş. (Yazmıştım... Benim yeğenim de 15 Temmuz'un sembollerinden. Köprüde, tek parmak işareti yaparak tankların üzerine üzerine giderken sol kolundan vuruldu.)
Selçuk Bey, Darbeyi erken öğrenmiş ve hemen Binali Yıldırım'ı aramış:
"Darbe gecesini Başbakan'a haber veren adam benim. Saat 21.00'de. Kılıçdaroğlu'nu arayan, Bahçeli'yi arayan benim. Sayın Kılıçdaroğlu'na Engin Altay ile ulaştım. Engin Altay bana döndü. 'Kim yapıyor darbeyi?' dedi. 'Paralelciler yapıyorlar' dedim. MHP milletvekili Ümit Özdağ ile görüştüm. Ümit Özdağ 'Direnin' dedi. 'Biz direniyoruz, siz de direnin' dedim. Darbe gecesi Çankaya Köşkü'nde çok şeyler yaptım. Çok fazla piyasaya anlatmadım bunları. 'Televizyonlara çıkalım' diyen benim. 'Meclis'e gidelim ölelim' diyen benim. Benliğime tövbe. Ama tarihe not düşmek adına söylüyorum. O gece çok önemli şeyler yaptım."
Selçuk Özdağ ile muhaveremiz şöyle devam etti:
- Siz beni tanıyorsunuz, biliyorsunuz...
- Biliyorum, biliyorum...
- Bir hukukumuz var. Geçmişimiz var, ideallerimiz var, hayallerimiz var, ülkülerimiz var. O nedenle en azından orada benim üzerimden verdiğin örnek ben aynı zamanda savcılara, kolluk kuvvetlerine mesaj vermek için söyledim bunu. Niye söyleyeyim yoksa... Darbe Komisyonu Başkanı niçin söylesin? Ben buradan kredi çektim. Ben bugün profesör olsaydım bugün ben de atılırdım. Eşim orada bankaya para yatırmış, 17/25'te çekmiş ama hesabı kapatmak istemiş, onlar kapattık demişler... Ama kapatmamışlar... Ey savcılar, ey kolluk kuvvetleri kriter bu ise doğru değil; lütfen biraz daha dikkat etmek gerekir. Türkiye'ye mesaj verdim efendim.
- Tamam işte bunun için... Mağdurlardan öyle mektuplar geliyor ki, insanın içi parçalanıyor. Akademik hayattan geldiğim için, biliyorlar daha çok üniversiteden işten atılanlar, içeri atılanlar gönderiyorlar. "Vallahi billahi bir bağlantım yok." diyorlar. Bağlantıları olsa bile, "Bu adamların böyle olacaklarını nereden bilecektik." diyorlar. "Bütün dershaneleri açık, bilmem neleri açık." diyorlar.
- Darbeyle uğraşalım, darbecilerle uğraşalım. Örgütsel yapısıyla uğraşalım ama bu esas liderleriyle, para kaynaklarıyla, örgütün dış bağlantıları kuran kuryeleriyle, ajanlarıyla uğraşalım. Ama aradaki cemaat saikıyla buraya girenlerle, Allah diyerek girmiş Şeytan çıkmış, Peygamber diyerek girmiş Deccal çıkmış. O nedenle bu insanlara karşı çok dikkatli olalım. Mağdur kitle yaratmayalım diyerek, bu konuşmayı o nedenle yaptım. Dikkatli bir şekilde zaman zaman bunları arkadaşlarımla da paylaşıyorum. (Sonu yarın.)