Saray halkın ıstırabını duyuyor mu?
Bir mektup okuyacaksınız. Anadolu insanı gördüklerini, hissettiklerini yazmış.
Gerçekleri yazanlar mimlendiği için ismini vermeyeceğim. İktidar “kin” üzerinden yürüyor. Kaç defa yazdık. Müslüman kin güdemez, dedik. Ayet-i kerîmeleri hatırlattık. Yine aynı. Hiçbir şey değişmiyor.
Acaba diyorum, Saray’ın 1150 küsur odasının biri, “Nas”ı hakkıyla bilen -evet hakkıyla bilen- bir fetvacıya tahsis edilemez mi? Diyeceksiniz ki, şu zamanda Saray’ın itibar edeceği bir isim bulmak mümkün mü?
Gerçekleri haykıranları, kendilerine tavırlı gördüklerini mimliyorlar. İlk fırsatta, içeri atmanın yollarını arıyorlar. Örnekleri önümüzde.
Bilmiyorum, Saray’ın danışmanlar ordusu, bu mektubu okuduklarında, olmaz, olamaz, her şey güllük gülistanlıkken, bu da nereden çıkıyor, diyecekler mi? Okuyalım:
“Arslan Bey merhaba,
Entelektüel kişiliğinizi, bilgi birikiminizi takdir ederim. Rahmetli Burhan Ayeri ile sizin yeriniz ayrı idi. Her gün ama her gün yazınızı okumadan uyumam. Nadiren sabaha kalır bu iş.
Ben bu ülkenin sıradan bir vatandaşı olarak artık umutsuzum. Bir tane evladım var. İyi bir eğitim alması için inanın nerdeyse insanüstü bir gayret gösteriyorum.
Adaletin olmadığı, liyakate bakılmayan, din algısının üç beş faninin dediği olduğuna inanılan, trafikte bile saygı duyulmadığı, selamın sabahın, muhabbetin esirgendiği, eğitimle her yıl oynanan ve her sene geriye giden, yazılı tarihin bile bilerek çarptırıldığı bu ülke bana yokuş aşağı frensiz inen bir yüklü bir kamyon gibi geliyor.
Ülkem gözümün önünde işgal edildi. Nevşehir'de yaşıyorum. Sokakta yürürken artık kim hangi ülkeden buraya gelmiş bilemiyoruz. Sadece zencileri ten renkleri nedeniyle ayırt edebiliyoruz. Özellikle Araplarla uyuşma, kaynaşma ihtimalimiz olmadığını yaşayarak anlıyoruz. Çok eşlilik, kız çocuklarının insan olarak değerlendirilmemesi bunda en büyük etken. Benim kültürümde baş tacı ve hân olan hanım onlarda kuluçka makinası. Eşim ebe ve hastanede çalışıyor. Çok eşli olmalarına rağmen eşlerini 'hayvan gibi' (ben de veteriner hekimim inanın hiçbir canlı eşine böyle davranmaz. O yüzden bu tanımı da doğru bulmuyorum.) kullandıklarını iki doğum arasının çoğu Arap kadında maalesef 10 ay olduğunu ifade ediyor.
Arslan Bey bu ülkede maalesef ciddi bir muhalefet sorunu var. Umutsuzluğun nedeni bu. Ne solcular solculuğu biliyor ne de sağcılar sağcılığı. Hiçbirinin de entelektüel bir derinliği yok. Ben 75 doğumluyum. Babam 68 kuşağıdır. DTCF mezunudur. Ailem sağ görüşlüdür ve eğitimlidir. O kuşağın okuduğu ve tartıştığı kitap ve konularla büyüdüm ve ben de çok kitap okudum. Onların tartıştığı konuların onda birini bilmiyor şimdiki siyasiler. Özellikle de muhalefet. Umutsuzluğun nedeni bu Arslan Bey. Benim ülkemin insanı ilim sahibi olmayabilir ama irfan sahibidir. O yüzden muhalefete oy vermiyor, çekiniyor; mutlu da değil.
Atatürk'ün gençliğe hitabesinin gerçekleşmemesini diliyorum. Ömrüm boyunca okurken hep tedirgin olup bir insan ülkesine bunu nasıl yapar dediğim kısa bir metindir. Bunun gerçekleşmemesini diliyorum.
Metinde hatalar olabilir. Sabah telefondan hızlıca yazdım. Türkçe konusunda ben de sizin gibi hassas davranmaya çalışırım. Saygılarımla...” (İsmi mahfuz.)
Muhalefet de düşünmeli. Halk sadece iktidardan bizar değil. İktidara talip olanların birinci hedefi, halka kendileri inandırmaktır.
Ne yazık ki muhalefet hedefsiz.