Sağlıklı düşünme eşiği
Türk Tarih Kurumunda bir “Ermeni Masası” vardı. Prof. Dr. Kemal Çiçek başındaydı. Öğrendim ki, bu masa dağılmış. Çünkü imkânları son derece kıt. Sadece dört ilim adamı çalışıyordu. Bunlar üniversitelerden geldiği için kiminin süreleri doluyor, kiminin Ankara’da barınma problemi çıkıyor, kimi yaptığı fedakârlığın karşılığını görmüyor. İnsanlar “vatan-millet-Sakarya” diye çalıştırılamaz. Üniversiteler Kanunun 38. maddesine göre görevlendirilenler, maaşlarının dışında bir gelir elde edemedikleri gibi, ek ders ücretlerinden de mahrum kalıyorlar. Hatta Türk Tarih Kurumu’nun, Türk Dil Kurumu’nun başkanları bir bakıma fedakârlık ediyorlar... Başkan olunca giderleri artıyor ister istemez ve ceplerinden harcayacaklar. Prof. Dr. Ali Birinci Hocadan biliyorum. Evi Ankara’da olduğu hâlde, TTK çalışmaları için maaşından tasarruf etmiştir.
***
Benim merak ettiğim, iç ve dış “diaspora” nın, ve “Türk düşmanı” etnik-sever sosyalist/komünist artığı “libaral-demokrat” maskeli işbirlikçi güruhun 2015 saldırıları için bir hazırlık var mı? Niye soruyorum ki! Dün anlattım... Hiçbir hazırlık fayda etmez; saldırı siyasîdir ve ilmî çalışmayla cevap verilemez. O zaman, cevap da siyasî olacaktır. Devletin başka birimleri “saldırı”yı savuşturmak ve atağa geçmek mecburiyetindedirler!
Söylentilere göre, Başbakanlıkta “Yakın Dönem Araştırmaları” adıyla bir birim kurulmuş. Şimdi, “Ermeni Masası” bizzat başbakanlıkta teşekkül ettirilmiş. Bakalım ne yapacaklar?
***
Üniversitelerde Ermeni araştırmaları, Türklerle iç içe girmiş bütün azınlık ve etnik gruplar için bizzat o grupların isimleriyle anılan enstitüler olmalıdır. Bu enstitüler sadece ve sadece ilmî araştırma yapmalı, asla siyasî kimlik taşımamalıdır. Bulguları siyasîlerin işine yarar veya yaramaz. Bu enstitülerin kuruluşunda çok geç kalınmış, şimdiden sonra ise, siyasetin oyuncağı olunmuştur: Güneydoğumuzda bazı üniversitelerin bünyesine kurulan sözüm ona “Kürtçe” araştırmalarıyla ilgili birimler, hiçbir fayda getirmeyecek ve Türkiye’nin hızla sürüklendiği iç savaş arifesinde, iç savaş çıkarmak isteyenleri cesaretlendirecektir. Kesin bir dille söylüyorum: Üniversitelerde açılan bölümler, kurulan enstitüler geç kalınmış bir çalışmaya neresinden başlanırsa kâr mesabesinde değildir. Şu anda sağlıklı düşünme eşiği aşılmıştır!
Zamanında İstanbul Aksaray’da, bir apartman dairesinde faaliyet gösteren bir “Kürt Enstitüsü”ne gitmiş, Kürtçe gramer kitabı yazdığını söyleyen, çok iyi niyetli gördüğüm, asıl mesleği marangozluk olan bir zatla görüşmüştüm. Adı Hüseyin’di ama soyadı Sağdıç mı, Sağnıç mı aklıma gelmedi. Anlattıklarını da olduğu gibi yayınlamıştım. Bu meseleler iyi niyetle, amatör çalışmalarla halledilecek meseleler değildir; ilmî zemini gerekir. Sonra öğrendik, bu kuruluşa PKK musallat olmuş.
İlmî çalışmaları ve siyasî çalışmaları mutlaka ayrı tutmalıyız. Hükûmetin 2015’le imtihanını göreceğiz!