PKK görüşmecileri suç işlediler mi?

Mehmet Ağar niçin ceza aldı?
Zamanında Emniyet Genel müdürüydü. Sonra milletvekili oldu, Adalet Bakanı oldu, İçişleri Bakanı oldu, DYP Genel Başkanı oldu...
Emniyet Genel Müdürüyken terörizmle mücadelede de birinci derecede rol oynamıştı.
Ceza alması “çetelerle işbirliği yapmak, örgüt yönetmek”.
Mehmet Ağar gerçekten suçlu mu?
O devleti işleten mekanizmanın bir dişlisi idi.
Devlet terörizmle mücadelede değişik yollar dener. Bunda “suça katılmış” insanları kullanmak da vardır.
1990’lı yıllarda terörle mücadele anlayışında PKK’nın barındığı köylerdeki insanları göçürtmek ve köyü tahrip edip PKK’nın barınmasını engellemek olduğu gibi PKK’ya destek veren kişi ve kuruluşları da bertaraf etmek vardı. Maksat terörü yok etmekse bu da bir yoldur.
3 Ekim 1996’daki Susurluk (Balıkesir) kazasından sonra ortaya çıktığı iddia edilen bağlantılarla ilgili Mehmet Ağar da ceza aldı. Daha önce de birçok kişi hapis yatmıştı.
5 yıllık hapis cezası 15 yıl sonra verildi.

***

Biliyorsunuz, “Ergenekon”, “İnternet Andıcı”, “Balyoz Darbe Planı” ve daha bir sürü davadan asker veya sivil devlette görev almış orgeneralinden teğmenine, astsubayına kadar çok insan mahpus... Bunların hepsi kendilerince “devletin selâmeti” için birtakım faaliyetlerin içinde bulundular.
Ve R. T. Erdoğan hükûmetleri zamanında “içeri” alındılar.

***

Muhterem MİT Müsteşarı Dr. Hakan Fidan Bey kardeşim (“Kardeşim” dedim, alınmıyorsun değil mi? ‘Mümin müminin kardeşidir’ hükmünü bilirsin.), adın geçtiğine göre sözün nereye geleceğini hemen anlamışsındır.
İbn Haldun’u evirip çevirip okuyorum. Hakan Bey, okumadıysan al Mukaddime’yi zaman kaybetmeden oku... (Bu da bir “abi”nin kardeşe tavsiyesi bâbından!) Madem Recep T. Erdoğan için “çok özel”sin... Ana konuları özetle, ona da ver; okusun.
İbn Haldun (1332-1406), “hanedanlıkların ihtiyarlama dönemini” ni döne döne anlatır. Onun zamanında seçilmiş hükûmetlerden bahsedilemez. Bir hanedan gider, başka bir hanedan gelir ya devleti devam ettirir veya başka bir devlet kurar. Burada dikkat edilecek husus “hanedanlık” ve “asabiyet” arası ilişkidir. “Asabiyet” hanedanlığın mensup olduğu kabile (veya millet) olduğu gibi, hanedanın ülkeye hâkim kitlesi (taraftarları anlamında) de anlaşılabilir. Ama İbn Haldun “asabiyet”i çoklukla “millet” mefhumuna bağlıyor.
Hanedanlıklar bâkî değil... En uzun ömürlü hanedanlık Osmanlı idi. O da yıprandı (yani ihtiyarladı) ve yıkıldı; hanedanlığın hayattaki mensupları cezalandırıldı, sürgüne gönderildi.

***

R. T. Erdoğan hükûmetlerinde “terörle mücadele”de farklı bir yol takip edildi; “İstediklerini verelim, terör bitsin” denildi ve “PKK açılımı” yapıldı. Abdullah Öcalan eldeydi, onunla görüşmeyi bırakın, dışarıdaki aranan suçlu PKK yöneticileriyle “devlet” adına görüşmeye gidildi. Bununla yetinilmedi, Öcalan’dan PKK yöneticilerine, onlardan Öcalan’a mektuplar getirilip götürüldü.
Vahim olanı, görüşmeler sürerken PKK üzerine hükûmet olarak hiç gidilmemesi... Yazdıklarım MİT’in arşivinde mutlaka vardı çıkartıp okuyun Hakan Bey, bu durumu çok tenkit etmişimdir.
Meğer PKK’yla pazarlığa oturulmuş... PKK’yı kızdırmayalım havasına girilmiş. Olan ana kuzularına, halkımıza oldu; R. T. Erdoğan hükûmetleri zamanında 850 can gitti. Bunların hemen hepsi bile bile tedbir alınmamasından, bile bile PKK’ya taviz verilmesindendir.
Eski MİT Müsteşarı Emre Taner, yardımcısı Afet Güneş, o zamanki Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı ve Başbakan R. T. Erdoğan’ın özel temsilcisi, şimdiki MİT Başkanı Hakan Fidan ve daha başkaları...
R. T. Erdoğan hanedanlığı (hükûmeti anlamında) da ihtiyarlayacak, yıpranacak ve düşecek... Bir başka hükûmet gelecek... Belki 5, belki 10 sene sonra.
PKK mensuplarıyla görüşmelerin hepsi kanun dışı. Bu yüzden kan akmasına göz yumuldu, terörle mücadele savsaklandı.
Marksist-Leninist temele dayanmış, Türkiye gerçekleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan Stalinist yapıdaki, sadece kan dökmeyi bilen kapasitesiz insanların yönettiği bir örgütten ne bekliyordunuz!
Basın-yayın organlarında köşe başlarını tutmuş “Kandil muhipleri” ve sol-liberallerle, onların izine basan neo-İslâmcıların gazına çok fena gelindi. Aynı tipler, görüşme metinleri açığa çıktığı hâlde her şeyi çok normal karşılıyorlar. Meselenin vahametinin farkında değillermiş gibi davranıyorlar
Hükûmetler değişti; Mehmet Ağar ceza aldı; “Ergenekoncular”, “Andıççılar” ve başkaları içerideler.
Hakan Fidan Bey kardeşim, diğerlerini bilmem ama seni düşünüyorum. Çok gençsin... İstikbal vaat ediyorsun, belki aklında başbakanlık vardır, cumhurbaşkanlığı vardır...
R. T. Erdoğan’ın özel temsilcisi sıfatıyla “suçlu” insanlarla görüştün. R. T. Erdoğan’ın hükmü bitince senden de başkalarından da mutlaka hesap sorulacaktır. R. T. Erdoğan’dan bari, “Görüşmeye gönderdiğim, mektup teatisine aracı kıldığım insanlar benim buyruğumla gitmişlerdir. Mesuliyet bana aittir” diye bir kâğıt alsaydın!
Mektup mühürlü ve imzalı olmazsa mahkeme kabul etmez. Ona göre!

Yazarın Diğer Yazıları