Ötüken'deyim, beklerim.
Bu korona sürecinde, Diriliş Ertuğrul ve Kuruluş Osman dizilerini takip etme fırsatım oldu. Gördüğüm her şey bizi anlatıyor sanki.
Zihnim beni geçmişe götürdü. 1975'lerin Türkiye'sindeyiz. Aha şu önde gelen adam Ertuğrul Bey'in ta kendisi. Elbiselerini değiştirmiş adı Muhsin Yazıcıoğlu olmuş.
Bir de unvanlar farklı. Ertuğrul Beye Alpbaşı deniliyor, Muhsin Beye, başkan
Hepimiz ülkü erleriyiz.
Şu Bamsı denen Alp, bizim Süleyman'ın ta kendisi.
Ruh aynı ruh.
Sevda aynı sevda.
Amaç aynı amaç.
Boşuna mı, mehter vurup kös çalınca deliye dönüyoruz?
Biz Oğuz'un çocuklarıyız. Cihanda esaret bize yakışmaz. Birliğimizi kuralım, devletimizi yüceltelim, Çin'de, Rusya'da esir kardaşlarımızı kurtaralım. Dememiz bu demedir.
Oğuz Kağan'ın buyruğu var: Toplanın!
Haydi o sesi duy da, haberin olsunda uyma da görelim. İçin içine sığmaz ve içinde bir fırtına kopar.
Sizi bilmem ama bende öyle.
Hatırlıyor musunuz?
Gitmesek de, görmesek de Ötüken'de hayaller kurduk.
Asya'nın bozkırlarında at koşturduk. Altay Dağları'nın soğuk rüzgârlarını içimizde hissettik. Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından.
Kürşad ile kaç kere Çin'i bastık.
Hatırladınız mı?
İşte dizideki obaları çadırları görünce anladım ki bir zamanlar biz de birer alpmişiz. Boşuna kendimize alperen dememişiz.
Ey gidi büyük Türk ülküsü. İçimizde yanan dev aşkın ateşiydi o.
Aradan yıllar geçti. Zaman, sevdamızı, hayallerimizi, büyük Türkiye'mizi, elimizden aldı.
Yetersiz beyler obamızda ikilik çıkardı.
Kardaş kardaşı bilmez, tanımaz oldu.
Alplik (mücadele ruhu), yerini çıkarlara bıraktı.
Şimdi dönüp bakıyorum da, tıpkı dizideki gibi tarihsel rollerini oynayanlar var. Kimi Moğolla iş tutuyor, kimi, Bizans'la. Kimi Alişar gibi, uç beyi olacağım diye, ana caddenin dışına çıkmış, başkasının hayalinin peşinden gidiyor.
Obanın beyleri, Ertuğrul'u yok saymakta. Onlara göre Ertuğrul'un davası haklı değil, asıl olan başkasının davasını dava bellemek.
Süleyman Şah'ın türbesi gibi, davası da oradan oraya kaçırılıyor. Ben derim ki, bu filme bir kere daha bakın, başkalarıyla kendi çıkarı için iş tutanları görün ve her ne görüyorsanız bugünle karşılaştırın. Ve kendinize sorun: Ülkü kimin peşinden koşturuluyor?
Diriliş Ertuğrul'a, Kuruluş Osman'a bakınca bir dizi değil, kendimi görüyorum. Osman benim. Ertuğrul'da benim. Ve ben, halâ Ötüken'deyim.
Beklerim.