‘Oslo mutabakatı’ mutlaka açıklanmalıdır!
PKK’lılarla yapılan her röportaj PKK hanesine (+) işaretlenir; bunun istisnası olmamıştır. Elinde silâhı olan adam, propaganda için herkesle görüşür. Yazılarım ortada, kitaplarım ortada iken ben bile röportaj yapmak istesem, Kandil beni reddetmeyecektir, bundan adım gibi eminim.
Oslo’da, şurada burada hükûmeti masaya oturtuyorlar ve şartlarını dikte ettiriyorlarsa, bu insanlar “mantık” olarak siyasîlerimizin çok çok önündeler. Bakmayın siz uzantıları bir parti marifetiyle TBMM’ye soktukları milletvekillerine... Bunlar Kandil’dekilerin peşkircisi bile olamazlar.
“Ben bile röportaj yapmak istesem...” dedim ya... Şimdi Uludere faciası yüzünden R. T. Erdoğan’ı tenkit ettiği için gazetesinden çıkartılan kişi bir eski “dost”tur. PKK’lıların paralelindeydi ve arası iyiydi. Bir ara onunla konuşmuştum. İstersem Almanya bağlantıları vasıtasıyla Öcalan’la irtibat kurduracaktı. Yine Roma’da iken, Öcalan’ın peşine hiç düşmedim.
En son “milliyetçi” bilinen Avni Bey Kandil’e çıktı/çıkartıldı. Her zamanki gibi, bazı köşe yazarları Karayılan’ın, o gazeteciye çok önemli şeyler söylediğini yazıyor. (Her röportajdan sonra yazdıkları gibi!) Bu yazılanları hulâsa ettiğinizde karşınıza ne çıkıyor? Karayılan’ın haklılığı, Türk devletinin haksızlığı... PKK, her röportajda bu sonucu elde etmiştir!
Avni Bey’i hükûmetin yönlendirip yönlendirmediğini bilmiyorum. Geçen yıldı... “Milliyetçi-muhafazakâr” bilinen, şu sıra hükûmetin çizgisinden çıkması mümkün olmayan bir gazetenin muhabiri Kandil’e gönderilmiş ve yazdıkları yayınlanmadan önce “Ankara” da kontrol edilmiştir! Bu, gazetenin içinden aldığım haberdir. Belki röportaj soruları da gazeteciye verilmişti.
PKK yöneticileri her adımlarını kontrollü atıyorlar. Kimseyle sıradan bir konuşma yapmazlar.
Geçen yazımda ne demiştim? Ne zaman PKK ile röportaj yapılsa, PKK’yı haklı çıkartan hava estirilse, “görüşmeler”, “açılım” dense, şartlar ağırlaşmıştır.
Hele “arabulucu” diye “oynak” Talabanî’ye bel bağlanmışsa...
Ve... Dün 8 şehit haberi geldi.
***
Aslında Oslo görüşmelerinin mutabakatının neden açıklanmadığını soracaktım.
Önce Emre Uslu yazdı (“Güneydoğu’da görev yapan askerler ve polisler savaş suçlusu olarak yargılanacak”, Taraf, 10 Haziran 2012), sonra aynı gazetede Mehmet Baransu devreye girdi: Emre vahim şeyler söylüyor, niye cevap vermiyorsunuz?!
Emre Uslu’nun yazdıklarından insan dehşete düşüyor! Eski “Türk milliyetçisi”, “döneklik”ten de dönüyor, aslına mı rücû ediyor?!
Ben de soruyorum:
İngiltere’nin nezaretinde Oslo’da PKK ile nasıl bir mutabakata vardınız? Bu iki gazetecinin de sorduğu gibi, askerler, polisler suçlu mu ilân edilecek?
PKK’ya devlet kurma sözü verip metni İngilizlere mi teslim ettiniz? Avrupa, PKK’ya devlet kurdurun diye karşımıza çıkarsa, ne yapacaksınız? Ellerinde “tapu” gibi mutabakat var!
***
Vallahi bu adamların yatacak yeri yok!