''Ortak mekanizma kurmak'' ne demek?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan''ın ABD Başkanı Biden ile görüşmesinde iki ülke ilişkilerini güçlendirmek ve geliştirmek için ortak mekanizma kurulması konusunda mutabık kalındığı bildirildi.

Görüşmede, ikili ticaret hacminin artırılması yönündeki ortak perspektif doğrultusunda atılacak adımlar ele alındı.

NATO ittifakı ve stratejik ortaklık zeminine vurgu yapılan görüşmede iklim değişikliği konusunda karşılıklı atılan adımlardan duyulan memnuniyet de dile getirildi.

Bir saatlik görüşmeden Anadolu Ajansı''nın geçtiği üç kısa cümle bu şekilde...

***

Türkiye''de 20 yıla yakındır iktidarda bulunan Tayyip Erdoğan ile 30 yaşındayken Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı, sonra başkan yardımcısı ve nihayet başkan olan, kısacası 45 yıldır ABD dış politikasını belirleyen kişilerin başında gelen Biden''ın görüşmesinden önce rivayet muhtelifti...

Amerika''nın Sesi''ne göre Amerikan yönetiminden üst düzey bir yetkili, görüşmede Biden''ın Erdoğan''a, büyükelçiler krizini hatırlatarak "aceleyle" yapılan davranışların ilişkilere fayda getirmeyeceği mesajını vereceğini belirtmişti..

"Ortak mekanizma kurulması kararı"nın sebebi bu olsa gerek! Bu ne demektir? Yani dış ilişkilerde bir adım atılacaksa ortak mekanizma üzerinden önce ABD Başkanı''na haber mi verilecek? Öyle ya 70 yıllık müttefik olan iki ülke bu saatten sonra ortak mekanizma kuracaksa, bu durum başka nasıl yorumlanabilir? Biden, bir adım atmadan önce, Türkiye''ye bildirir mi?

İkili ticaret konusunda açık veren ülke ise Türkiye''dir! ABD, daha fazla ihracat yaparak Türkiye''nin açığını kapatır mı? Yoksa Biden da Trump''ın "Rahip Bronson''u serbest bırakın yoksa ekonominizi mahvederim" dediği gibi "Osman Kavala''yı serbest bırakın yoksa..." demiş olabilir mi?

Kavala da ABD ve AB için en az Bronson kadar önemli bir kişi olmalı ki, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda''nın Ankara büyükelçileri, "derhal serbest bırakın" diye Türkiye''ye "muhtıra" verebildi! Hiçbir büyükelçi, kendi devletinin onayı olmadan böyle bir işe kalkışamaz...

***

Türkiye, gerçek adı "genetik terapi" olan ama "aşı" diye dayatılan sıvılar konusunda küresel şirketlerin özellikle "Big Pharma" denilen ilaç şirketlerinin sözcüsü gibi davranan Biden ne diyorsa yaptı. Bütün insanlığı, denek olarak kullanıyorlar. Biden''ın hala uygulamaya koyamadığı bazı kısıtlamaları ise pilot bölge gibi önce Türkiye başlattı. Şimdi de Paris İklim Antlaşması konusunda Türkiye, ABD''nin önünde gidiyor! Trump, bu antlaşmadan çekilmişti. Biden, antlaşmaya geri döndüklerini açıkladı ama ABD Kongresi''nin onayı yok! Bunu gündeme getiren bile yok. Medyanın "Anlaşmayı onaylamayan beş ülke var: Eritre, İran, Irak, Libya ve Yemen" diye verdiği bilgi, yanıltıcı ve aldatıcıdır. En başa ABD''yi koymak gerekirdi ama bunu sakladılar!

Antlaşmanın temeli, "küresel ısınmadaki artışı 1.5 derecede tutmak" fikrine dayanıyor ama 100 yıllık veriler, artış rakamını doğrulamıyor. Dünyayı ise en çok ABD, Çin ve Avrupa Birliği kirletiyor...

***

Türkiye bilimin ışığında davranmalıdır. Siyasi bir metin, bilim yerine geçmez. Küresel şirketlerin hiçbir bilimsel veriye dayanmayan propagandalarını bilim saymak, bunda da ayak diremek, üstelik itiraz edenleri bilim karşıtı saymak küresel bir düzenbazlığa alet olmaktır.

Bu vesileyle Atatürk''ün, "Millî egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdur" sözlerini hatırlatmak isterim. Bakalım, küresel şirketlerin küresel yalancıları, gerçek bilime ve milli egemenlik nuruna karşı ne kadar dayanabilecek?

Yazarın Diğer Yazıları