Onlar aslında kimdi?

Sahte iftira mektubuyla gözaltına alınan ülkücülerle ilgili yaptığı değerlendirmede Devlet Bey galiba haklıydı!.. Gerçekten ülkücülükle ilgili bir faaliyetinden dolayı gözaltına alınan yoktu!..

Meselâ beni futbol maçları için karaborsa bilet işine girdiğimden gözaltına aldılar!.. Bu arada gizli gizli maklube yapıp, örgütün diğer üyelerine yedirmeyeydim iyiydi!.. İstanbul'da Zaman'a ve Samanyolu'na el konurken polisle göğüs göğüse gelen, o esnada kendilerini Conkbayırı'nda zannedip insan üstü bir direniş gösteren Genel Merkez yöneticileri ve mahallî yöneticiler çok sıkı ülkücüydüler zaten!.. O esnada gururla girmişlerdi fotoğraf karelerine, Nazlı Ilıcak'la, Hasan Cemal'le ve HDP'li Balüken'le birlikte!.. Paralel yapıya karşı ülkücülüklerinin ne de güzel gereğini yapmışlardı değil mi? Koca koca parti yöneticileri yanlış yapacak değillerdi ya!.. Televizyonlara çıkıp paralel yapı iddialarının nasıl da iktidar uydurması olduğunu, Gülen'in nasıl bir 'hizmet hareketi' olduğunu pek güzel savunuyorlardı!.. Olsun, hepsi çok iyi ülkücüydü!..

Gözaltına alınanlar farklıydı tabii... Meselâ Adnan İslamoğulları, taşradan İstanbul'a gelenlere yeni açılan Osman Gazi Köprüsü'nü peşin para ucuza satarken yakalandı... Gözü dönmüştü bir kere, yakalanmasaydı üçüncü köprüyü de kesinlikle satacaktı!.. 12 Eylül'den sonra kaçakken kullandığı Cemal Fedakar isminden işkillenmem lâzımdı aslında!..

Yavuz Selim Demirağ öyle kritpoydu, öyle kritptoydu ki, kendisi bile bilmiyordu!.. O dereceydi yani... Dün paralel yapıya imkânları altın tepside sunup bugün şikayetçi olanların aksine Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin ipliğini pazara çıkarırken bile gizli gündemi vardı!.. Şimdi televizyonlara çıkan Ergenekon mağduru askerlerin bile onu övmesine aldanmamak lâzımdı!..

Ramazan Akgün 12 Eylül'de çocuk yaşta askerî cezaevine düştüğü için hırs yapmıştı... Bir gün çıkacaktı ve hesap soracaktı... Yıllar sonra eline fırsat geçti... 15 Temmuz akşamının ilk saatlerinde kıstırdığı ilk tankın üzerine çıkmış, bozkurt işareti yapıyordu... Biz de darbecilere direniyor zannetmiştik!.. Meğer dümenmiş... O tankı sanayiye çektirip parçalatmış, parçaları da Halep civarında ucuza piyasaya sürmüş!..

Alper Aksoy'u o sabaha nezarette görünce anladım bu işlerin sonu yok diye... Keşke ülkücülükten devam etseymiş... Senin ne işin var sahte bal işiyle? Enselemiş getirmişler... Hâlâ direniyordu "Benim ballar ekmek çarpsın gerçek" diye... Orada bile, üstelik nezarethanedeki polislere 7 kilosu 100 liraya bal satmaya çalışıyordu!..

Ali Çolak ve Kerim Çoraklık da ülkücülükle ilgili faaliyetlerinden dolayı değil, Fatih'te kurdukları dolandırıcılık şirketi dolayısıyla sıkıntıya düşmüşlerdi!.. Güya hac ve umre organizasyonu yapıyorlardı ama esasında mümin kardeşlerimizi çarpıp ortadan kayboluyorlardı!.. Eh, gözaltıların Kaçakçılık ve Organize'de yapılması da işaretti!..

Şevket Apuhan, Kürşad Zorlu, Rubil Gökdemir, Tamer Kayaalp ve İbrahim Kambur, Dalton kardeşlerin Türkiye versiyonuydu... Kara para aklıyorlar, şehirleri parsel parsel satıyorlar ve posta arabalarını soyuyorlardı...

Turan Yaldır, yaklaşan kurban bayramını fırsat bilerek hayvan kaçaklığı yapmaktan, 70'ine merdiven dayamış Mehmet Saadettin Derebeyoğlu kredi kartı dolandırıcılığından gözaltına alındılar!..

***

Latife bir yana, her anlamda yeniden değerlendirme, gözden geçirme ve muhakeme gerektiren günlerden geçiyoruz... Ülküdaşlığın, dostluğun, kardeşliğin, kimlerle birlikte yol yürüme ihtiyacının, her şeyin ama her şeyin... Yanlış olabilir ama kesinlikle şahsî düşüncemdir: Birçok şey artık geride kaldı ve belki de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak... Tabumun olmadığını biliyorum veya zannediyorum... İnandıklarım benim putum değil, inandıklarım sadece... O da 'şu an inandıklarım'... Aksi ispatlandığında ikna olmayı erdem kabul ediyorum... Ülkemizin ve milletimizin sağlıklı geleceği için, büyük, hem de çok büyük bir muhasebeye ihtiyacımız var... Takıntılarımızı 'dâvâ', putlarımızı 'mutlak hakikat', makamlarımızı 'kızılelma' bellemeden... Bin yıldır bu topraklarda 'tutunma kavgası' veren ve bu kavgayı sürdürmeden ayakta kalması imkânız olan büyük Türk milleti adına... İçte ve dışta zor günlerden geçerken tekrar edelim o duayı:

Allah devletimizi ve milletimizi korusun...

Yazarın Diğer Yazıları