Öncelikle güven sorunu çözülmeli
Nereye gitsek kiminle görüşsek muhabbetin ucunun ekonominin haline bağlandığı zamanlardan geçiyoruz. Kazandığımız para, giderlerimizdeki fiyat artışı karşısında adeta eriyor. 2001 krizine benzer bir hâl yaşanıyor ancak bu defa IMF’ye gitmeden aynı acı reçete uygulanıyor.
Bu arada bekleniyor ki yabancı para gelsin.
Yaz turizmi canlı ama yetersiz. İhracat geliri de yabancı para ihtiyacını karşılamıyor.
Ekonomi Bakanı Şimşek de Merkez Bankası Başkanı Erkan da bu gereken parayı sağlayacak yabancı yatırımcıyı çekmek için getirildiler ancak arzu edilen seviyede yabancı yatırımcı ülkeye çekilemedi.
Peki ama neden?
Bu sorunun verilebilecek en bariz ve en basit cevabını verelim: Yargı sisteminin hukuk kurallarına riayet etmeyerek siyasi kararlar vermesi.
Üst mahkeme kararlarını uygulamamak
Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 2’nci fıkrası şöyle:
“Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.”
Ağır cezayı gerektiren suçüstü hâli ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar, yani anayasayı ihlal (darbe teşebbüsü) ile ülkenin bütünlüğünü bozmak ise bu hükmün istisnasını oluşturan hâllerdir.
Ancak Anayasa Mahkemesi, demokrasinin korunması amacıyla muhaliflerin seçilme hakkının engellenmemesi adına, milletvekili seçilen kimselerin bu nedenlerle tutuklu olmaları halinde Meclis’e gelebilmeleri yönünde karar vermiştir.
Zira, seçme ve seçilme hakları demokrasilerin temelini oluşturur ve muhalefet yapabilmeye güvence oluşturur.
Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı eylemleriyle ilgili dava nedeniyle tutuklu olan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın avukatlarının tahliye talebini oy birliğiyle reddetti. Üstelik, Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımayarak, adeta ona ders verircesine…
Oysa Yargıtay, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorundadır.
Temel sorun ise, şu sorunun cevabındadır: Atalay, TİP milletvekili değil de iktidar milletvekili olsaydı, karar yine aynı olur muydu?
İki atama ile güven sorunu çözülmez
Yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek için iki atamayla gerekli güven sağlanamaz.
Ülkenin yönetiminin güven vermesi gerekir.
Ülkenin yasal düzenlemelerinin yatırımcıları tatmin etmesi gerekir.
Ülkenin yargı sisteminin işleyişinin güven verici olması gerekir.