Olacağı buydu! (06 Mayıs 2016)
Ahmet Davutoğlu'nun istifası üzerinde durmuyorum. İstifa etmek zorunda zaten. Sadece parti genel başkanlığından, başbakanlıktan değil, milletvekilliğinden de ayrılmalıdır. Bir insan böylesine refüze edilemez. Yurt içinde de değil, gidip yurt dışında bir üniversitede ders vermeli. Meşguliyet için diyorum; yoksa içi içini yer!
Benim merak ettiğim, önceki akşam, ipleri koparmak için gittiği Saray'da, akşam namazını Reis'in imamlığında kıldı mı kılmadı mı?
Ahmet Bey, Saray'a, 18:40'ta vardı. Akşam ezanı, Ankara'da 19:55'te okundu. Bir saat kırk dakika Saray'da kaldı. Demek ki, 20:20'de Saray'dan çıktı. Akşam namazının vakti dardır.
Ahmet Bey, çok üzgün ve kızgın. Üzüntüsünün de, kızgınlığının da kaynağı Recep T. Erdoğan. İki gün üst üste birbirlerine çok fena ateş açtılar. Sözler kurşun gibi yüreklerini deldi geçti. Gönülleri kan revan! "Seni ben getirdim, ben götürüyorum." dedi Reis. Muhtarlara yaptığı konuşmasında, Ahmet Bey'le alâkalı kısmının özeti budur.
Ahmet Davutoğlu, herhâlde, namazı R. T. Erdoğan'ın imamlığında kılmamış, kendi meskenine geçince edâ etmiştir.
Elbette bir ikram olmuştur. Ahmet Bey ikramı kabul etti mi? Bir çay meselâ... Herhâlde etmiştir ama, ama bir yudum aldığını düşünmüyorum.
Ahmet Bey'i Reis'in etrafı çok rencide etti.
Ahmet Bey'in son grup toplantısında yaptığı konuşma çok ağırdı. Veda idi. Ne olursa olsun "Havuz-Yandaş" cenahın önemli gazetesi, alt başlıkta bir yerde vermesi gerekirdi. Vermedi.
Eğer yeni başbakan o olacaksa -ismi sık telaffuz ediliyor- "Havuz" bağlantısını mutlaka dikkate almalıyız. Binali Yıldırım'a başbakanlığın ve parti başkanlığının verilişini bir "mecburiyet", bir "kader birliği" olarak görebiliriz. Üç dönem milletvekilliği yapanlar, bir daha seçilemez kaidesi de, muhtemelen Binali Yıldırım için kaldırılmıştır.
İki tarafın oğullarının "armatör" olması da bir başka "artı puan"!
Binali Yıldırım, Ahmet Bey için, "Yeni Türkiye'nin yeni yol güzergâhında nöbet değişiminde Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nu iş başına getirdik, görev verdik." demişti.
Bu sözden, "Biz getirdik, biz götürürüz." manası çıkar mı, çıkmaz mı? "Biz" derken iki kişi adına bu sözleri sarf ediyor söz konusu kişi.
Fiilen başkanlıktı. Başkanlık, Ahmet Davutoğlu'nun refüze edilerek gönderilmesinden sonra iyice pekişti. Binali veya bir başkası, partinin başına, hâliyle başbakanlığa getirilecekse, Saray'a bey'at etmek mecburiyetindedir. Bir milim Saray'dakinin sözünden çıkmamalıdır. İstenen o. Ve öyle olacak.
Ahmet Bey, istifasını kongreye bırakması ne derece doğru? Maksat partinin zarar görmemesi içinse; ortada parti yok ki! "Tek adam!" var. Zaten Saray'ın bir adamı RTE=Ak Parti demişti.
Biz nasıl adlandırmıştık? "RTE/AKP" yazmıyor muyduk! Saray bizim sözümüzü tescilledi!