Nebati görevden affını istemelidir!
Ne diyordu Nebati? Şöyle kafayı bir koyup kaldıracağız, altı ay sonra Türkiye çok farklı bir istikamete gitmiş olacak. Evet, haklı çıktı… Nebati ekonomiyi devraldığında Aralık ayı üretici fiyatları enflasyonu %79,89 idi. Sonra ne oldu? Söyleyeyim: Ocak %95,53; Şubat %105,01; Mart %114,97; Nisan %121,82; Mayıs %132,16; Haziran %138,31 oldu.
Şu artış serisine bakar mısınız? Şimdi bu yöneticiyi istifaya davet etsek haksızlık mı yapmış oluruz? Hayır. Zira sırf bu rakamlar değil, 2022 yılı Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, ihracat %20,0 oranında artışla 125 milyar 864 milyon dolar, ithalat %40,6 oranında artışla 177 milyar 230 milyon dolar olarak gerçekleşti. İthalat daha fazla artarak verdiğimiz açığı -21 milyar dolardan, -51 milyar dolara taşıdı.
Anılan açıklar kuru daha kötü bir noktaya getirerek enflasyonu azdırmıştır. Dış ticaretimiz gerçekten sorunludur. Örneğin, ihracatın %54''ü ham madde olmuştur. Yani taş toprak satıyoruz. Yüksek teknoloji içeren mal miktarı %3 civarında. Böyle olunca, yani yükte hafif pahada ağır mallar üretilip satılmayınca rezervlerin dolmadığını görüyoruz.
İthalatın %92''si ise yarı mamul, ham madde. Üretmek için dışa bağımlı bir ekonomi devam ediyor. Haliyle Erdoğan''ın faiz hatası ya da Amerikan Merkez Bankası kararı ile dolar/TL artınca bizim üretim maliyetleri de artıp enflasyona neden oluyor.
Kuru tutmak için milyarlar tefecilere veriliyor. Bu paralar ise zamlarla vatandaştan alınıyor. Bu kadar zam sağanağı altında bir ülkenin maliye bakanının görevde kalması hayatın olağan akışına aykırı değil mi? Hâlâ hem Nebati hem Erdoğan umut dağıtıyor ama nafile, boş sözler, algı oyunları…
Neden algı oyunu diyorum? Size anlatayım, ama bu çıkış için formülü baştan söyleyeyim: Nebati gitmeli, seçim kararı alınmalı ve seçimlere kadar teknokratlar ekonomi yönetimini devralmalıdır. Konuyu açalım; yaşadığımız sorunların temelinde enflasyon var. Bunu düzeltmek için yapa yapa ne yaptılar? Size söyleyeyim: Gıda, yeme içme, sabun, deterjan, elektrikte KDV oranları geri çekildi. Vay be! Ne hamleler ama değil mi? Şak diye enflasyonu düşürecek işler!
Türkiye''de enflasyonun iki nedeni olduğunu defalarca yazdık. Tarımda yerli üretim bitti. Çiftçi sayısı yarı yarıya düştü. Ekili biçili arazi sayısı dramatik şekilde azaldı. Maliyet artışları üretimi bitirdi. Sanayide ise dışa bağımlılık devam etti, kur arttıkça maliyetler fırladı. Şimdi bütün bu kök nedenleri düzeltmek varken, KDV indirimleri ile enflasyonla mücadele ediyoruz derseniz, buna kimse inanmaz. Buna bizim inanmamızı da geçtim, zaten çarşıdaki pazardaki fiyatlar anılan önlemlerin boş olduğunu da ispatlıyor.
Ve sadece bu işlerin boş olduğuna biz değil dünyadaki yatırımcılar ve ciddi kurumlar da inanmıyor. Ve sorun tam da o noktada başlıyor. Eğer siz yaptıklarınızla Türk ekonomisine olan güveni bitirmeye devam ederseniz, bu ekonomi, çarkları çevirecek sermayeye ulaşamaz hale gelir.
Bu konuyu da biraz daha açalım, geçtiğimiz gün AKP ekonomi modelinden umudunu kesen kredi derecelendirme kurumu FITCH Türkiye''nin kredi notunu düşürdü.
Fitch Ratings yayımladığı raporda Türkiye''nin kredi notunu B+''dan B''ye indirdiğini, görünümünü ise "negatif" olarak teyit ettiğini açıkladı.
Raporunda ise aynen şu ifadeleri kullandı: "Artan geriye dönük endeksleme riskleri, liranın ek olarak değer kaybetmesi ve döviz kuru geçişkenliğinin hem hız hem de büyüklük olarak artması nedeniyle yörünge oldukça belirsizliğini koruyor. Fitch, hızlı kredi büyümesinin hızını azaltmaya yönelik seçici makroihtiyati politikaların, makroekonomik ve finansal istikrara yönelik riskleri azaltmadığını düşünmektedir."
Açıklamanın Türkçe tercümesi şu: Ne yaptığınızı bilmiyorsunuz. Bu yaptıklarınız da top çevirmekten başka bir şey değil.
FITCH''in verdiği notla Türkiye temerrüt riskine yakın bir ülke olarak görülüyor. Yabancı yatırımcılar Türkiye''ye gelmeyecek, olan da arkasına bakmadan kaçmaya devam edecek.
Yahu bir şey olmaz biz zaten yatırım yapılabilir seviyenin altındaydık diyen sivri zekalara şunu hatırlatmak isterim, not düştükçe Türk banka ve firmaları, kamu, çok daha az, ama yüksek faizle borç bulacaklar. Borçlanma maliyeti halka yansıyacak. Sermaye akışı iyice kesilecek ve kur yukarı çok daha sert şekilde çıkmaya devam edecek.
Kredi notlarını yabana atamazsınız çünkü yatırımlar bir ülkeye iki şekilde gelir: Doğrudan yatırımlar yani fabrika kurmak için gelen sermaye, portföy yatırımları yani borsadan hisse ve tahvil alan yatırımcılar. Her ikisi de Türkiye''ye geçmişte dolar getirdiği için kur düşük kalırdı. Ama Erdoğan''ın hukuku ve mali kurumların bağımsızlığını ihlal edecek işlerin içine girmesi ile yabancılar ürküp kaçmaya başladılar. 2018 yılında 55 milyar dolar olan hisse stoku şimdi satıla satıla 15 milyar dolara kadar indi. Tahviller de 40 milyar dolardan düşmeye başladı ve 1,4 milyar doları gördü.
İşte bu kaçış dolar/TL''yi değerli hale getirdi. Ülkede dolar kıtlığı başladı. Kredi derecelendirme kurumları her siyasi gerginliği, her demokrasi ihlalini, her tutuklanan gazeteciyi, bilim adamını, öğrenciyi gördükçe not aldı, Türkiye artık daha az güvenli dediler…
Erdoğan''ın keyfi ve agresif uygulamaları ekonomiyi çöküş noktasına taşıdı. Bu arada Malıya Bakanı Nebati ise iktisadi körlükle üzerimize gelen ABD faiz artırım dalgalarını görmezden gelerek başka büyük bir hataya da imza attı.
Bakınız, 13 Temmuz günü -yarın- ABD enflasyon verileri açıklanacak. Burada rakam %8,8-9 arasında gelecek. Bu enflasyon Amerikan Merkez Bankası''na 0,75 puan faiz artırım gücü verecek. Artan her faizle dünyada dolar kıtlaşacak. Bunu DXY yani dolar endeksinin 107 üzerine çıkmasından anlıyoruz. Küresel manada doların altı önemli paraya karşı değerini gösteren bu endeks Haziran başında 101 civarındaydı. Şu sıralar FED''in faiz artırımlarına başlaması ile sert bir şekilde yukarı doğru gidiyor. Ve bu gidişatı Nebati ıskaladı…
Başımıza geleni görebiliyor musunuz? İçeride boş laflarla, sabır gösterin diyerek roket gibi yukarı giden fiyatlara karşı hatalarında ısrar eden, sorunlara sadece bakmakla yetinen bir yönetim var. Dışarıda ise FED''in faiz artışı ile kıtlaşan, değerlenen bir dolar gerçeği ile karşı karşıyayız. İki gerekçe de halkımıza enflasyon ve sefalet taşıyor.
Sözün özü şu: Nebati ve Erdoğan gerçeklerden kopmuş durumdalar. Sürekli enflasyondaki düşüşü gelecekte bir güne taşıyarak halka boş umutlar vermekten başka bir şey yapmıyorlar. Evet aynı gerçeği tekrar ediyoruz ama yapısal manada bu ülkede bir çözüm yok…
Deniliyor ki, enflasyonu yine Erdoğan çözer? Yahu bu millet Erdoğan''a padişah yetkileri verdi, o zaman neden çözemedi? Sorunun kendisi sorunu nasıl çözebilir?
Bu saatten sonra Erdoğan seçim kararı, Nebati ise affını isteyerek aziz milletimize son hizmetlerini ifa edebilirler, harici ısrarlar Hazine üzerine muazzam yükler getirerek yeni zam dalgaları ile Anadolu ve İstanbul ekonomisinin çöküşüne gidecek bir süreci başlatacaktır.