Muhalefetin uyuşukluğu
Ak Parti ne olursa olsun 7 Haziran’da seçiminden galip çıkmak mecburiyetindedir. Bu gidişle galip çıkacağı da açık. Oyu düşse dahi -şu şartlarda oyunun yükselmesi eşyanın tabiatına aykırı- hükûmeti kuracak güce sahip olacak görünüyor. Milletvekili seçimlerine daha dört buçuk ay var. Siyasette 24 saat bile uzun bir zamandır. Ama görüntü Ak Parti’nin, her şeye rağmen, organize olduğunu gösteriyor.
AKP’nin bütün gailesi dört bakanının üzerinden yükü almaktı. Şimdilik yükü aldılar. AKP, beklenenden de fazla fire vermekle beraber, dört bakan için 276 oy bulunamadı ve TBMM Soruşturma Komisyonu’nda Yüce Divan’dan kurtarıldıkları gibi, TBMM Genel Kurulu’nda da kurtarıldılar.
Kurtaran bir “İrade” var.
Partinin başına getirilip başbakan yapılan “kol kesen” zatla, “kol kesen” i başbakan yapan zat arasındaki farkı görün. “Kol kesen” vaziyete hâkim olsaydı o dört bakan muhtemelen Yüce Divan’da hesap verir olacaklardı. Üstelik “kol kesen” , o kişileri makamına çağırıp: “Kendiniz Yüce Divan’ı talep edin.” demişti.
“Asıl İrade”, neden “kol kesen”i madara edecek kadar müdahaleci?
Dikkat ederseniz, 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları patladığından beri yolsuzluk, rüşvet, nüfuz ticaretiyle anılan bu bakanların adlarını zaruret dışında kullanmadım. Çünkü, onlardan öte bir üst “İrade” var.
Turgut Özal, kendi bakanını bir başka bakanına takip ettirmiş ve takip edilen bakanın rüşvet aldığına dair belge toplatmıştı. Sonra Yüce Divan safhası başladı. Turgut Özal da şahit olarak dinlendiği hâlde, Yüce Divan, suçlanan bakana sadece görevi kötüye kullanmaktan ceza kesti.
Turgut Özal zamanında sanmayın ki her şey düzgündü, bir bakan rüşvet almakla suçlanmıştı. Girmeyelim bu konulara... Neler var neler. Turgut Özal’ın hanımı ANAP’ın İstanbul İl Başkanlığına talipti... Seçilebilmek için her yolu deniyordu. Kongre salonunun girişinde, Ulaştırma Bakanı’nın kuyruğa girmiş insanların işlerini kolaylaştırmak için sundukları dilekçelerini imzalamaya yetişmekte nasıl zorlandığını gözlerimle gördüm.
Yüce Divan’a gidilseydi ister istemez “Asıl İrade” ye dokunulacaktı.
“Siyasî kariyerlerini ve kazanımlarını ‘Sağlam İrade’nin gölgesine borçlu olanlar” borçlarına sadık kaldılar ve bakanları, hâliyle “Asıl İrade”yi Yüce Divan’dan kurtardılar.
Bu dosyalar ileride açılacak, diyoruz ama çok zor. Çünkü “iktidar” bırakılmayacak.
Kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılması, devlet içinde kendilerinden olmayanların temizlenmesi neyi gösteriyor?
“Paralel darbesi” diyorlar. “Paralel darbesi” yok; “Asıl İrade” darbesi var. Yolsuzluk dosyalarının önlerine çıkmaması için iktidar AKP’de kalmalıdır. Seçimleri alabilmek için her türlü hileye başvuracaklar ve hatta Güneydoğu’yu PKK’ya peşkeş çekmekten çekinmeyeceklerdir. Muhalefet partileri halka kendilerini anlatmakta maalesef son derece zayıflar. Ankara’dan haber alıyorum sık sık... Balgat’a uğrayan arkadaşlar, bir uyuşukluktan, bir ataletten, bir tembellikten bahsediyorlar.
7 Haziran’a böyle hazırlanılmaz.
Eğer bu uyuşukluk, bu tembellik devam ederse, AKP seçimi hile yapmadan, seçim sonuçlarıyla oynamadan bile alır.