Milliyetçi Kalmak
Bir insanın siyasi görüşü doğumuyla ortaya çıkmaz, eğitimle, içinde yetiştiği ailesi, çevresi, ekonomik durumu, kişisel tecrübeleri ve inançları gibi birçok karmaşık etkileşimin sonucunda oluşur. Bir siyasi görüşe sahip olduğunuzda bu size sadece devlet işlerinin nasıl yürütüleceğini öğütlemez aynı zamanda hayata karşı bir duruş, olaylara karşı bir tavır da kazandırır. Bundan dolayıdır sokakta veya herhangi bir yerde karşılaştığımız birinin adından, görünüşünden, kıyafetinden, konuşurken seçtiği kelimelerden hatta bıyığından siyasi görüşünü çok büyük oranda anlarız.
Şayet muhatabımızda duygu durum bozukluğu, içsel çatışmalar, bilinçaltı sıkıntılar yoksa veya birileri tarafından baskı altında değilse, psikosomatik ilaç vs. kullanmıyorsa ondan olaylar ve gelişmeler karşısında siyasi görüşüne uygun tutarlı davranışlar bekleriz. Mesela özgürlükçü bir görüşü savunan birinden sansürü savunmasını beklemeyiz. Birinin fikirleri siyasi görüşünün dışına çıktığında ve bunu ifade ettiğinde bu durumu tutarsızlık olarak eleştiririz. Tutarsızlıkla izah edemeyeceğimiz fikir ve tutum değişiklikleri ise muhatabımızın siyasi görüşünün değiştiğini gösterir. Olabilir, insanlar fikir değiştirebilir ve bunu ifade edebilirler. Mesele kişilerin siyasi görüşlerini değiştirmesi değil görüş değiştirdiklerini itiraf etmeyip mensup oldukları siyasi görüşleri deforme etmeleri, ondan vaz geçmemeleridir. Bir süredir bu durumu milliyetçilik kavramı üzerinden yaşıyoruz, iktidar mahfillerince kavramın içi boşaltılıp ümmetçilikle doldurulmaya çalışılıyor, milliyetçilikle uyuşmayan söylem ve eylemlere maruz kalıyoruz. İttifak süreçleri ister istemez parti duvarlarını inceltip ittifak içi geçişkenliği artırırken, ilk bakışta ontolojik olarak bir araya gelmesi mümkün olmayan siyasi görüşleri bir araya getiren Cumhur İttifakı içinde oluşan tepkimeleri iyi anlamak gerektiğini düşünüyorum. Aynı ittifakta olmanın kuşatmasında adına milliyetçilik dense de ümmetçilik içinde eritilen bir milliyetçiliği seyrediyoruz. Güçlüyle zayıfın etkileşiminde süreçler hep güçlünün lehine evrilir kuralı burada da çalışıyor. Uzunca bir süredir zaten milliyetçilik çok farklı bir kavram olan muhafazakârlıkla iliştirildiği için bunu yaparken söylem kolaylığı yaşadıklarını kabul etmek gerekiyor.
Milliyetçilik gibi siyasi görüşler toplum içinde daha cesur, daha belirgin dururlar. Bir milliyetçinin iddiası da toplumun ondan beklentisi de tavizsiz ve ilkeli davranmasıdır. Bundan dolayı tutarsızlıkları daha fazla göze batar, taraftarlarının daha fazla rahatsız olması beklenir. Milliyetçiliğin içeriğinin değiştirilmesi çabaları ve son aşamada Türk toplumuna kurtarıcı olarak büyük bir tutarsızlık örneği olarak İslamcı olan Tayyip Erdoğan'ın önerilmesi milliyetçi dünya görüşüne sahip kesimlerde kızgınlık ve şaşkınlığa yol açtı; ancak aynı zamanda kendini fesh etmek anlamındaki bu talep büyük bir değişim çağrısıdır.
Bütün dünya değişirken, şartlar değişirken, zaman değişirken siyaset sabit kalamaz, değişmemek imkânsız. Milliyetçi siyasetin öznesi olan Türk toplumunun 1970 yılında kent nüfusu oranı %38 iken, 2021 yılında %93,2 olmuş. 1960-65 yılları arasında ortalama ömür 49,9 yıl iken günümüzde 69,5 yıl olmuş. 60 yaş üstü oranı bugün %8,7 iken 2050 yılında %23 düzeyinde olacağı tahmin ediliyor. Ülkemizde 13 milyon sığınmacıdan bahsediliyor. Son bir yılda AB ülkelerine göçen Türk sayısı 100 bini aşmış. 4 milyondan fazla aile sosyal yardım alıyor. Son yıllarda birçok konuda uluslararası sıralamalarda çok kötü skorlar sergiliyoruz. Bu iktidarın yönetiminde bilimsel alanda, sporda ve de ekonomik sıralamalarda hiç hoş olmayan yerlerdeyiz. Eğitimde 71'inci adalette 99'uncu sıradayız. Ankara'da şehrin ortasında işlenen bir cinayetin davası 15 aydır başlayamadı, savcılar iddianame hazırlayamıyor. Bu durumda kimse değişime itiraz etmeyecektir ama kurtarması değil kurtulmamız gereken şey 22 yıllık AKP iktidarıdır.
Millet değişiyor doğal olarak milliyetçiler de milliyetçilik de değişecek ve gelişecek.
Mesele bu değişimin Türk milliyetçiliğinin kendi ilkeleri üzerinde kurulmasıdır, olması gereken ise o güne kadar vazgeçmemek ve milliyetçi kalmaktır.