Millî roman millî tez
“Gabriel Garcia Marquez ve Milli Roman” başlığını ve altında “Kemal H. Karpat” imzasını görünce önce şaşırdım. Gerçi Hoca’nın edebiyatla ilişkisini biliyordum ama “komünist” bir yazarı ve “millî roman”ı yan yana getirmesi şaşırtıcıydı. Yazıyı okuyunca, Hoca’nın içinde kalan ukdeyi anladım. Hoca tarihçi... Tarihi bile “millî roman” yazabilmek için tedris etmiş ve hâlâ bir millî roman ortaya koymaya çalışıyor.
Şimdilik diyeceğim; Allah sa’yını meşkûr eylesin! Marquez üzerine çok önce tartışma açmıştım. En son okuduğum kitabı da hatıraları... Profesyonel yazarlığına girmeden hatıraları kesiliyor.
Çok reklam edilen isimlerden kaçınırım. Bir maksat vardır. Marquez’den bu kadar söz edilmesinde de bir maksat var gerçi, ama “yazarlık” gücünü peşinen teslim ediyorum.
Marquez, şerh koymakla beraber, “benim yazarlarım” arasındadır.
Marquez’in hemen her kitabında “seks” ve “küfür” önde geliyor ve tabiî anlatıyor. Marquez’in kendisini bulduğu kültür böyle olmalı. Aynı zamanda “millî duruş”unu da sergilemiş mi sayılıyor?
“Millî roman” tartışmalı... Konu yazarın kendi dili, kültürü, çevresi içindense, ülkesinin insanlarının değerlerine sırt çevirmiyorsa “millî” mi sayılır?
Türkiye’de “millî roman”ın mecrası çok farklı; “imparatorluk”tan “millî devlet”e dönüş sancısında ortaya konan tezli eserler millî kabul edilmiştir.
Dün Prof. Dr. Nurullah Çetin’in ortaya çıkardığı bir romandan bahsetmişim: “Belkıs”... 1914’te basılmış... İç kapağında “millî roman” yazıyor. Balkan savaşlarından çıkalı daha iki sene olmuş, imparatorluk çökmenin eşiğinde... Ülkesi için kaygı duyan tek zümre Türkler... Etnik ve kavmî diğer bütün unsurlar, kendilerini “Türk” kabul edenlerden nasıl kopabiliriz hesabı içindeler. Hemen her etnisite ve kavmin akla hayale gelmedik dernekleri ve dış bağlantıları var.
“İslâm” birleştirir düşüncesi külleyen iflas etmiş... Zaten “İslâm” birleştirmez; ancak dayanıştırır!
Mehmet Âkif’i anlayın, neden Millî Mücadele’ye destek verdiğini düşünün, dolayısıyla Türk’ü ve dolayısıyla “milliyetçiliği” anlarsınız.
(Bu sıra; etnisite “mücahid”i biri çok “bilici” olacak ki, “milliyetçiliği” yerden yere vuruyor. Türkiye’de birileri milliyetçiliğe saldırmışsa, bilin ki onun derdi Türk’le... Bu çok “bilici” “İslâmcı”, Türk’e o kadar düşman ki, sevk-i tabiî milliyetçiliği bile yok hükmünde görmek istiyor. Kur’ân’la çelişip çelişmediğini düşünmelidir.)
Prof. Dr. Kemal Karpat, “Marquez, birçok bakımdan Kolombiya ve Meksika’nın milli romanlarını yazmıştır; çünkü onun romanlarının büyük kısmı Kolombiya ve Meksika toplumu, tarihi ve bilhassa insanı ile ilgilidir. Onun romanlarını okurken insan biraz Meksikalı, Kolombiyalı oluyor.” diyor. (“Gabriel Garcia Marquez ve Milli Roman”, Zaman, 2 Mayıs 2014).
Hoca, kendisini neden bu kadar kaptırmış pek anlayamadım. Üstelik “milli roman” yazdığını söylemesi de düşündürücü...
Rus romanlarını okursan Rusları, Fransız romanlarını okursan Fransızları... Alman romanlarını okursan Almanları tanırsın, kimse hangi fikirde olursa olsun yetiştiği kültürün dışına çıkamaz... Belki tek istisna Türkiye’dir! Öyle akımlar gelmiştir ki, çok ünlenen nice romancılar, Türk’ün aslî kimliyle hiç alâkası olmayan konuları işlemişlerdir; suflîdir ve şematiktir.