MHP nerede duruyor?

Muhalefetin TBMM’de önünü kesemediği, sayı çokluğuna güvenerek her kanunu geçireceğini sanan hükûmete halk “Dur!” dedi. Marjinaller ise kendilerine fırsat çıktığını düşündüler. Taşkınlıklar onlardan geliyor ama, bu kadar kalabalık herhâlde görünmez ellerin yönlendirmesiyle aksülâmellerini ortaya koymuyorlar.
İzmir’den dün bir arkadaşım yazımı okumuş; aradı: “Ben de hükûmeti protesto edenlerin içindeydim.” dedi. Çok öğrencisini görmüş, Ülkü Ocaklısını görmüş...
MHP yönetimi ne yapıyor: Protestolara kimse gitmeyecek!
Yapılan nedir ki, gitmeyecek! Senin Meclis’te yapamadığını halk meydanlarda yapıyor.
Bizim defalarca yazdığımız, ancak 4 Kasım kongresinde pabucun pahalı olduğu görülünce 9 ilde aralıklarla miting düzenleyerek hükûmetin icraatını tenkit edebilen Balgat Yönetimi, şimdi halkın kendiliğinden “Dur!” demesini, oturduğu yerden seyretmek istiyor. “Protestolara katılan olursa istifasını versin.” demiş en tepedeki.
Kalabalıkları marjinallerin, yıkıcıların yönlendirmesine mi terk edeceksiniz? Öyle bir an gelir ki, marjinallerin yönlendirdiği kitle seli yatağını şaşırır, devirir geçer.
Bu iktidarın icraatından içi yanan, acı duyan Milliyetçi Hareket kitlesidir asıl; ne CHP’lisi, ne başka partilisi... Türk halkını Ak Parti yönetimi lime lime ediyor, adı “Türk” olan her şeyi ortadan kaldırmaya ant içmiş eski “Akıncılar” iş başında ve bu akıncıların en katısı Başbakan!
Kanunların çizdiği sınır içinde bütün gücünle haykıracaksın:
Yıktırmayacağız, sildirmeyeceğiz, böldürmeyeceğiz!
MHP’nin Bursa, İzmir ve Adana mitinglerindeki kitlelerin dinamizmini şimdiye kadar hiçbir parti yakalayamamıştır, kalabalıklarını da...
Bu dinamizmi, MHP yönetimi yoksa kendi “hayırlı” (!) çabalarına mı yoruyor!
Sakın ha! Böyle bir yanılgıya düşmesinler!
Halkın öfkesini dindirmek için halkın önünden gitmelisin. Ardından gidersen dönüp sana bakmaz; yeni arayışlara girer. Dikkat edin, özellikle gençlik başka kapıları çalıyor!
Hareketin olduğu her yerde Milliyetçi Hareket olmalı ve halka öncülük etmelidir.
Milliyetçi Hareket olsaydı, millî servete zarar verilebilir miydi... Her şey demokrasinin çizdiği çerçevede, herkesi düşündürecek tarzda yürürdü.


***


Başbakan İfrikıye’de... (İfrikıye şimdi Kuzey Afrika dediğimiz yer. Tunus Cezayir, Libya’nın bir kısmı... Bazı ilmî araştırmalarda karşınıza çıkar, bilginiz olsun.) Her ne kadar tebessüm etse de, yüreği burkuk... “Ben bu halk için her şeyi yapıyorum, nankörler beni anlamıyorlar.” havasında... “Nankör” gözüyle bakarsa, hepten kaybetmiştir.
Gezi Parkı meselesi kıvılcımdı; çakmaktı ve bütün alanları tutuşturdu. Dönüşü yok... Hükûmetin 10 yıllık icraatının ülkeyi nereye götüreceği görülmüştür; izin vermek istemiyor. O kadar!

Yazarın Diğer Yazıları