Mertlik
Muhalefetten bir Allah’ın kulu da çıkıp “Mert olun, mert!” diye haykırmıyor. Ne muhalif partilerin yetkilileri, ne de her gün ekranlara çıkan muhalif yorumcular… Biri de çıkıp iktidara ve yandaşlarına şöyle haykırmıyor:
“Ne böbürleniyorsunuz? Ne kasım kasım kasılıyorsunuz? Yarışa on adım önden başladınız. Hiçbiriniz makamlarınızdan istifa etmediniz. Bulunduğunuz devlet makamlarının imkânlarını kullandınız. Eşit imkânlarla karşımıza çıkmadınız. Şimdi de çıkmış böbürleniyorsunuz.”
Ne muhalif partilerin yetkilileri, ne de her gün ekranlara çıkan muhalif yorumcular… Biri de çıkıp iktidara ve yandaşlarına şöyle haykırmıyor:
“Şu veya bu şekilde medyanın %90’ınını ele geçirdiniz. Devletin televizyonu zaten elinizde. Her gün saatlerce devlet ekranlarında boy gösteriyorsunuz. Sizin saatlerinize karşılık muhalif partilerin sözcüleri ancak dakikalarla ifade edilen kısacık sürelerde TRT ekranlarından verildi.”
Ne muhalif partilerin yetkilileri, ne de her gün ekranlara çıkan muhalif yorumcular… Biri de çıkıp iktidara ve yandaşlarına şöyle haykırmıyor:
“Ne iktidar partisinin lideri, ne destekçi partilerinin liderleri… Hiçbiriniz TRT ekranlarına çıkıp muhalif partilerin liderleriyle eşit şartlarda tartışmayı kabul etmediniz.”
Bütün bunları söyleyip haykırmadılar ve haykırmıyorlar:
“Ne böbürleniyorsunuz? Ne kasılıyorsunuz kasım kasım? Yarışa on adım önden başlamışsınız, bir de övünüyorsunuz, mert olun mert!”
Hani mahalle çocukları vardır, oyun oynamak için iki takıma ayrılırlar. Ama takımlardan birinin başında biraz irileşmiş bir ergen vardır. Bir de ona sığınmış yardakçılar. Diğer takımda da ergene itiraz eden çocuklar. Oyun başlayacaktır, başlayacaktır ama oyunun kurallarını hep ergen tayin eder, topa önce o vurur, kendi takımının yarışa başlama çizgisini on adım önden çizer, sahanın kenarına kendi yandaş alkışçılarını yerleştirir, rakip takımın taraftarlarını döverek, kovarak, gerekirse bir yerlerde hapsederek yıldırır. Oyun başladıktan sonra da kuralları istediği gibi değiştirir. Bu şartlarla oyunu kazanırlar, sonra da övünüp dururlar.
Yenildikleri ilan edildikten sonra rakip takımın oyuncularına ne yapmak düşer? Ya çıkıp haksızlığı, adaletsizliği, eşitsizliği söyleyip haykıracaklardır, ya da ağlaşacaklardır. Hepimiz çocuk olup mahallelerde oynadık. Yenilen ağlakları da gördük, haksızlığı kabul etmeyip ergene ve yardakçılarına itiraz edenleri de.
Siz de şimdi oturmuş ağlaşıyorsunuz. Rakiplerinizin kuralsızlıklarını haykırmak yerine birbirinize düşmüşsünüz. Meydanlara çıkıp haksızlıkları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri, kuralsızlıkları rakiplerinizin yüzüne yüzüne vurmuyorsunuz, “Mert olun mert!” diye bağırmıyorsunuz.
Ağlaşmaya ve size oy veren milyonlarca seçmenin morallerini bozmaya devam ediniz. Rakibinizin kuralsızlıklarını sayıp dökmek yerine “Şu hatayı yaptık, bu hatayı yaptık, pişmanız, özür dileriz.” demeye devam ediniz. Bütün şehirlerin belediye başkanlıklarını da altın tepsi içinde rakiplerinize sununuz.