Ortak Türk alfabesi
Süreç bitmemiştir çünkü Kazakistan ve Kırgızistan henüz Latin alfabesine geçmemiştir. Dolayısıyla bu konudaki toplantıların devam etmesi gayet tabiidir.
Konuları birbirinden ayırmak önemlidir. Başlıktaki konu, yeni Türk cumhuriyetlerinin Latin alfabesine geçiş süreciyle ilgilidir. Türkiye’de 1928’den beri kullandığımız alfabeye yeni harfler eklenmesi değildir. Konu, Türkiye’de Türkçenin nasıl kullanıldığı da değildir.
9-11 Eylül 2024 tarihinde, Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu Bakü’de toplanmış ve konuyu ele almıştır. Toplantı, Uluslar Arası Türk Akademisi ile Türk Dil Kurumu tarafından düzenlenmiştir.
Pek çok insan konuyu merak ediyor, konuşuyor, sosyal medyada ve gazetelerde görüşler bildiriyor fakat işin aslının ne olduğunu hiç kimse araştırmıyor. Araştırmaya bile gerek yok, hiç kimse toplantıyı düzenleyen kuruluşlardan biri olan Türk Dil Kurumunun sitesine girip bakmıyor.
TDK sitesine girip bakınız. Orada “Ortak Türk Alfabesine İlişkin Duyuru” başlığını hemen göreceksiniz. Duyurunun üç paragrafını veriyorum:
“Bu önemli toplantıda, Türk devletlerinden resmî olarak atanmış Komisyon Üyeleri bir araya geldi. Toplantının temel amacı, iki yıllık ortak çalışma sonucunda elde edilen bilgi ve deneyimlerden yararlanarak Türk dilleri için ortak bir alfabe geliştirmekti.”
“Toplantı sırasında, ilk olarak 1991 yılında bilim insanları tarafından önerilen Latin tabanlı “Ortak Türk Alfabesi” projesi kapsamlı bir şekilde gözden geçirildi. Komisyon detaylı tartışmalar yürüttü ve bu alfabe projesinde geliştirilmesi gereken hususlara ilişkin gerekli tespitleri yaptı.”
“Bu özverili çalışmanın neticesinde, 34 harften oluşan “Ortak Türk Alfabesi” önerisi üzerinde uzlaşılmıştır. Her harf, Türk dillerinde bulunan farklı fonemleri temsil etmektedir.”
İki yıldan beri devam eden bu toplantının 1991’deki toplantıdan farkı, komisyonda bağımsız Türk cumhuriyetlerinin resmî temsilcilerinin de bulunmasıdır.
1991 yılının Kasım ayında yapılan “Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu” Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenmişti. Enstitü Başkanı Prof. Dr. İnci Enginün, yardımcısı Doç. Dr. Nadir Devlet idi. Toplantıya Türk Dünyasından birçok bilim adamı katılmıştı. Birkaç ismi yazarsam meslektaşlarım toplantının önemini anlayabilir: Prof. Dr. Ahmet Temir, Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Doç. Dr. Osman F. Sertkaya, Doç. Dr. Stepan Kuroğlu (Gagavuz), Prof. Dr. Elövset Abdullayev (Azerbaycan), Prof. Dr. Vagıf Aslanov (Azerbaycan), Prof. Dr. Kenesbay Musayev (Moskova’dan Kazak), Prof. Dr. Mirfatih Zekiyev (Tatar), Prof. Dr. Sapar Kurenov (Türkmen), Prof. Dr. Kobey Huseyinov (Kazak), Doç. Dr. Nikolay Yegorov (Çuvaş), Prof. Dr. Çetin Cumagulov (Kırgız)…
Toplantı üç gün sürmüştü. Sonunda 34 harfli bir çerçeve alfabe düşünmüş ve bu alfabeyi kara tahtaya yazmıştım. Alfabe oy birliğiyle kabul edilmiş ve cumhuriyetlerin yetkili organlarına duyurulması tavsiye edilmişti.
Sonuç bildirisindeki “aynı harflerin aynı sesleri göstermesi” ilkesi önemlidir. 34 harfin 29’u zaten Türkiye’nin kullandığı harflerdir. Bu ilkeye göre diğer Türkler de aynı sesler için Türkiye’deki aynı harfleri kullanacaklardır. Her edebî dil kendisi için gerekli diğer harfleri 34 harfin içinden seçecektir.
Sempozyumda Azerbaycan’dan Prof. Dr. Feridun Ağasıoğlu Celilov da vardı ve o zaman Azerbaycan’ın Millî Eğitim Bakanı idi. Konuyu hemen Azerbaycan parlamentosuna taşıdı ve Azerbaycan parlamentosu da 34 içinden 32 harfi alarak Latin alfabesine geçme kararı verdi. Azerbaycan Devlet Başkanı da Ebulfez Elçibey idi ve kararı 1992 Ocak’ında onayladı.
Sonraki toplantıları merak edenler, Türk Dünyası Üzerine İncemeler kitabımdaki “Latin Alfabesi Konusunda Gelişmeler” yazımı okuyabilirler.
Süreç bitmemiştir çünkü Kazakistan ve Kırgızistan henüz Latin alfabesine geçmemiştir. Özbek ve Türkmenlerin geçtiği Latin alfabelerinde de sıkıntılar vardır. Dolayısıyla bu konudaki toplantıların devam etmesi gayet tabiidir.