Merkez doları tutmak için vatandaşı bitirecek!
Merkez Bankası 18 Şubat Perşembe günü(dün) politika faizini yüzde 17 seviyesinde sabit tuttuğunu açıkladı. Bu orana baktığımızda Türkiye dünyada en yüksek faiz veren ilk on ülke arasında yer aldı. Bir numarada yüzde 40 ile Zimbabve var. Türkiye, Angola'nın %15,5 Sudan'ın %15 Gana'nın %14,5 olan faizini %17 ile geçti. Ülkemiz, beğenmediğimiz üçüncü dünya ülkelerinin bile gerisine düştü.
Peki gelecekte durum düzelecek mi? Bunun için Merkez Bankası'nın basın duyurusuna bakalım, diyor ki: "İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir.
Gerçekleştirilen güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale gelmesi beklenmekte, böylelikle enflasyon üzerinde etkili olan talep ve maliyet unsurlarının kademeli olarak zayıflayacağı öngörülmektedir."
Açıklamanın tercümesi şu: İç talep hala canlı, yüksek kur seviyesinden ithal edilen girdiler nedeni ile mamullerin de fiyatı yüksek kalıyor. Bunun adı da enflasyon demek. Ayrıca petrol, bakır, demir gibi emtia fiyatları da yükselişte. Bunlardan gelen etki de enflasyonu güçlü kılıyor.
Enflasyon ne demek? Fiyatların yukarı gitmesi. O zaman Lira'nın satın aldığı mal miktarı düşüyor demektir. Bu da Lira'nın değer kaybı anlamına gelmez mi? Merkez, enflasyonun güçlü kalacağını, Lira'nın da değer sorunu yaşayacağını bu açıklama ile itiraf etmiş oldu. Bunu önlemek için de uzun süre sıkı para politikası, yani yüksek faiz vereceğini söylüyor.
Merkez'in planı şu: Enflasyonu düşürmek yani dolaylı olarak Lira'yı korumak, doları tutmak için, yüksek faizle vatandaşın harcamaları kısılacak. Bu da talebi düşürecek. Talep olmayınca da mal fiyatları düşecek. Ne dahiyane çözüm! Salgınla mücadele için hastaları vurmak gibi bir şey... Olması gereken üretim miktarını artırmak, tarım ve sanayide tıkanmış sistemi değiştirecek yapısal reformlar yapmak... Ama ufukta bu gözükmüyor.
Vatandaş da bu sakat politikayı görüyor. Enflasyonun düşmeyeceğine inandığı için düştükçe dolar topluyor. Hükümetin ve tefecilerin ısrarla söylediği ters dolarizasyon gerçekleşmiyor. 12 Şubat haftası itibariyle yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları 2,7 milyar dolar artış kaydetti. Böylece yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları tekrar 235 milyar doların üstüne çıktı.
Sonuçta dolar, ilk dış siyasi/iktisadi şoka kadar sakin sakin gidecek. Ancak yüksek işsizlik AKP'yi tehdit etmeye başlayınca bu sefer faiz indirim döngüsü başlayacak ve o eski filmi yine izleyeceğiz. Kurlar yine yukarı gidecek.
Üretimi artıramayan ülkelerin hüzün dolu kaderi faizleri artırmaktır. Bu işin maliyetini de ne yazık ki alt ve orta gelir tabakaları üstlenir. Yani olan, yine vatandaşa olur.