Mehmetçik, Kabil'de intihar komandosu mu?
İran''ı boydan boya geçerek İstanbul''a kadar gelen askeri üniformalı Afganlar, bu yolculuğa Tayyip Erdoğan''ın Kabil havaalanını korumak için Biden ile anlaşmaya varmasından sonra çıktı! Tabii daha önce gelen Afganlar da var ve bu insanlar ucuz işçi olarak her işe koşturuluyor.
Peki, mevcudu 80 bini aşan Taliban ordusuna karşı Kabil havaalanını korumak mümkün olabilir mi? Diyelim ki Taliban, Kabil''e girdi ve dört bir taraftan havaalanını kuşattı… Mehmetçikler orada Plevne savunması mı yapacak?
***
Emekli general Nejat Eslen''in, veryansın tv''de bir değerlendirmesi yayınlandı.
Eslen, özetle şunları yazdı:
"NATO, Afganistan savaşının kaybedildiğini kabul ederek bu ülkeden çekilmektedir.
Afganistan''ın bütününe egemen olmak isteyen Taliban için en önemli, en stratejik hedef başkent Kabil''dir.
Kabil havaalanının güvenliği sağlayacak Türk askeri birliğinin Taliban ile çatışmaya girme riski vardır.
Afganistan''da Kabil havaalanının güvenliğini sağlamak amacı ile askeri güç kullanılmasının Türkiye''nin yaşamsal çıkarları ile bağdaştırılması mümkün değildir.
Türkiye''nin Kabil havaalanının güvenliğini sağlamak amacı ile muharip güç kullanması, tarihi bir hata ve tarihi bir sorumluluktur."
***
Bu arada Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Taliban heyetini kabul etti. Görüşmeden sonra iki taraf da işbirliği mesajı verdi. Kısacası, Taliban Çin''in desteğini arkasına aldı! Böyle bir durumda, Kabil hava alanını korumak, ancak bütün Afganistan''a hâkim olmakla mümkündür. Bu, ihtimal dışı olduğuna göre, Mehmetçikler, Kabil havaalanına intihar komandosu olarak mı gönderilecektir?
Orhan Kara''nın önerisi: "İlk gün serum verelim"
"Doktor gözüyle pandemi yalanları" başlıklı dizi yazılarımdaki doktor değerlendirmelerine Dr. Orhan Kara''nın eleştirileri var.
Kara''nın eleştirileri şöyle:
"Favipiravir kardiyak aritmi yapmıyor. Çok az belki... Ani ölümler hidroksiklorokin ile oldu.
Yüzüstü yatmak en doğru tespit ve tedavi usullerinden biridir. Faydası kesindir.
PCR olmazsa olmaz değildir. Fakat PCR ile teşhis konulup da hiç bir yakınması olmayan, fakat ilaç verilip ağırlaşarak ölen hastalar çok nadiren belki vardır.
Doktorlar PCR''a değil, nefes darlığının derecesine bakarak hasta yatırır. PCR negatif veya pozitif olabilir. Fakat nefes darlığı ileri düzeyde mi değil mi diye sorgulayıp, yatışa ona göre karar verirler.
Temel mikrobiyoloji uzmanı pcr testini yapar. Klinik mikrobiyoloji uzmanı ise hastaya, laboratuvar sonuçlarına, röntgene ve tomografiye bakarak değerlendirir. Ona göre tedavi başlar. Yatılı yapar. Veya yapmaz.
Arıza, hasta klinik mikrobiyoloji uzmanına gelmeden günler öncesindeki tedavi yaklaşımının yanlışlığındadır.
Evde hapis döneminde hastanın durumu ağırlaşıyor.
40 tane çok ciddi sorun varken içinden PCR''ı gördüler sadece.
CPAP ise faydası tartışılmaz olan bir oksijen verme şekli. Bu güne kadar bırakın zararını, tersine erken dönemde ciddi tedavi edici özelliği var.
Şimdi bakanlığa bir çağrıda bulunacağım: Hastalara ilk günden itibaren serum verilsin!
Pandemi nasıl bitermiş görelim. Arızanın temeli ilk gündür."
Orhan Kara, serumun içeriğini de paylaştı…
Aşısızlar yalanını, Fahrettin Koca çürüttü!
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada Türkiye''deki aktif koronavirüs vakaların yüzde 87''sini aşısı tamamlanmamış kişilerin oluşturduğunu söyledi.
"Aşısı tamamlanmamış", "en az bir defa olmuş" demektir. Bu durumda, profesör unvanlı kişiler, "hastanede yatanların yüzde 95''ini aşı olmayanlar oluşturuyor" yalanını nasıl söyleyebiliyor?