Mahallî dillerle eğitim?
Prof. Dr. Ahmet Buran, dün okudunuz, “Karma Diller ve İki Örnek: Klasik Osmanlıca ve Kürtçe” başlıklı makalesinde “Kürtçe”nin karma dil olması meselesini ele aldıktan sonra Rusya Bilimler Akademisinin yayınladığı “Kürt Dilinin Etimolojik Sözlüğü”ne dayanarak Kürtçede başka dillerden kaç kelime olduğunu ortaya koyuyor:
“Kürt Dilinin Etimolojik Sözlüğü’ne göre Kürtçenin söz varlığının % 99’dan fazlasının kökeni başka dillerdir. Başka dillerden gelen kelimelerin % 40.96’sı Arapça; % 39.09’u Farsça (Farsça %29.23, + Eski İranca %8.85 + Fars Ağızları %1.11) ; %14.96’sı da Türkçedir. (Türkçe %14.73 + Azerice%0.23). Bu üç dilden alınan kelimelerin toplamı yaklaşık olarak %95’tir. %2.21’lik Ermenice kelimeyi de katarsak bu oran %97’ye yükselmektedir. Daha küçük oranlarda kelimesi olan dilleri de katınca bu oran %99’u geçmektedir.”
Ahmet Buran, Ahmed-i Hanî’nin Mem u Zîn’inden şu beyti Farsçayla karşılaştırıyor:
“Hendan bı ke hunçeya dehane / Nâlan ke hezare dasitane”
Aynı beytin Farsçası:
“Handân be kun gonca-i dehân / Nâlân be kun hezâr dâsitân”
Bu kelimelerin hemen tamamı Osmanlı Türkçesinde de geçtiğini biliyorsunuz. Biraz üzerinde dursanız çözersiniz!
Söylemek istediğim şu: Ne PKK’nın kirli emellerine uyalım, ne ülkeyi karıştırmak, insanlarımızı birbirinden ayırmak isteyenlerin tuzağına düşelim.“Neo-İslâmcılarımız” da “Türk düşmanlığı” edeceğiz diye, olmayanı olur yapma peşinde koşmasınlar, günaha girerler!
Neticede Türkiye’de etnik gruplar var ve başka dilleri de var onların. Bu etnik grupların ve dillerinin yok sayılması mümkün olamaz. “Elin gâvuru” neyin ne olduğunu ortaya koymuş da biz niye araştırmıyor, kendi insanlarımızın hangi dille konuştuğunu öğrenmek istemiyoruz? PKK’nın oyuncağı olmadan araştıracağız. Gerçekleri ortaya çıkartacağız.
Prof. Dr. Ahmet Buran Bey, önceki gün verdiğim açıklamasında çok önemli meseleleri dile getirimiştir. Bir dil var, bu dille eğitim de yapabilirsiniz? Ama nasıl bir dil ve nasıl bir eğıitim? Sorusunun net olarak cevabını buluyor:
“Kürtçenin eğitim dili olabilmesi için öncelikle yazı dili olması gerekir. Yazı dili, kendisiyle yazı yazılan dil ya da konuşma biçimi değil, dilin beş temel birimi ve imlâ bakımından seçilme, standartlaşma, yaygınlaşma ve kabul aşamalarından geçerek toplumun ortak konuşma ve yazı aracı hâline gelmiş dil demektir. Bu özellikleri kazanmayan bir dil, yazı dili sayılmaz. Kürtçe, tarihsel ve doğal gelişimi içinde bu özellikleri kazanmamıştır.”
Neden “Asimilasyon da güzeldir.” dediğimi şimdi anladınız mı? Din değiştirmedikten sonra “büyük cemiyet”le bütünleşmen kayıp değil kazançtır! (“Ümmet” meselesinde de gerekli olan budur!)
Ahmet Buran Hoca’nın “Türkiye’de Diller ve Etnik Gruplar” kitabını sonra ele alacağım.