Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Coşkun ÇOKYİĞİT

Coşkun ÇOKYİĞİT

Mağduru oynayan vahşiler

Koca Ragıp Paşa, meşhur bir devlet adamıdır. Okuması ve yazması bol, devlet adamlığı sağlam, savaşmak yerine kitap toplayıp kütüphane kurmak gibi şahane işler yapan bu merhum Paşa’nın darbımesel olmuş meşhur deyişlerinden birisi de “Şecaat arz ederken merdi Kıptî sirkatin söyler” sözüdür. Bu sözün bugünkü kelimelerle yazılışı şöyledir; “Kıptî’nin mert olanı, hırsızlığını kahramanlık olarak anlatır”.

Paşa’nın yaptığı işler arasında en çok dikkate değer olanlarından biri, Sultan III. Osman’ın Avrupa’da süren 7 yıl savaşlarından uzak durma siyasetini kuvvetle desteklemesidir. Zaten birçok cephede devlet sınırlarını korumak için mücadele edildiği bir dönemdi. Savaş yeni mali yükler, insan zayiatı, iç karışıklık gibi pek çok şeye sebep olan en sert seçeneklerden biri olarak Baş Vezir olan Paşa’nın önüne geldiğinde pek tabii olarak Sultanının politikasını benimsemekle harika bir iş yapmış olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz.

Gelelim Paşa’nın darbı meselini zikretmemizin sebebine, “ABD'li emekli albay ve Savunma Bakanlığı eski danışmanı Douglas McGregor Türkiye ile ilgili dikkat çeken itirafta bulundu” diye başlayan haber, Gazze’deki soykırımı desteklemeleriyle tarihin sayfalarına en aşağılık politikacılar kadrosunda geçen Batı liderlerinin Türkiye’miz için planladıklarını ifşa edişiyle devam ediyor. Douglas McGregor açık net biçimde şunları söylüyor:

"Türkiye'ye saldırmaları için Suriye'de güçlerimizi hazırlıyoruz şu anda. Kimleri mi kastediyorum? PKK, YPG ve onlarla birlikte hareket eden diğer bazı örgütleri Türkiye'ye saldırmaları için teşvik ediyor ve silahlandırıyoruz. Türkler de bunun farkındalar ve bundan çok rahatsızlar. Bunu geçmişte de düzenli bir şekilde yaptık. Ama bu sefer iş çok ciddi. (…) Yani Türkiye ve İsrail'in de parçası olduğu büyük bir savaşa doğru gidiyoruz. Biz ABD olarak zaten bunun bir parçasıyız."

Malumu ilam gibi görünen bu itiraf, iki bakımdan önemli. Birincisi: Devlet adamlarımızın, “Siz herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?” mealindeki ifadelerine rağmen “Türkiye vazgeçilmez bir NATO üyesi ve müttefikimizdir.” mealinde diplomatik palavralar atan Amerikan resmî kurumlarını yalancılıkla suçlaması, ikiyüzlülüklerini alenen ifşa etmesidir. İkincisi: “Bak ne yapmak istediğimizi resmen söylemiyoruz ama kımıldarsan yakarız!” tehdidinin yarı resmî denecek kadar güçlü bir ifadesi.

Muhtemelen “Gelecekleri varsa görecekleri de var!” diyenlerimiz çok olacaktır. Ancak bu söz Mondros Mütarekesi’nden sonra ve İzmir’in işgalinden hemen önce söylenmişti. Oysa bugün biz her gün biraz daha büyüyen, güçlenen bir devlet olarak sözde dost, özde düşmanlarımızca kolu kanadı kırılmak istenen bir ülkeyiz. Mondros’tan sonra başaramadıklarını hayata geçirmek isteyen emperyalizmin en zorlu hedefiyiz.

Ancak en büyük sorun, düşmanın artık mert değil namert olmasıdır! Milletlerarası savaşlardan bilhassa Birinci ve İkinci Dünya savaşlarından sonra insanlık adına, devletler hukuku adına oluşturulan ne kadar anlaşma varsa bunların tamamını çöpe atan, kendi yaptığı insan hakları kurallarını ihlal eden, çocukları, yaşlıları, kadınları ve ana karnındaki çocukları dahi yaşatmamaya ant içmiş vahşilerle karşı karşıyayız. Bu vahşilerin en büyük özelliği ise kendisini daima suçsuz, masum ve mağdur göstermesidir.

Evet, bizi tahrik edenler, savaşa çekmek isteyenler artık insani normlara sahip değiller. Karşımızdaki düşman güç iyice anlamalıyız ki, tanrılık taslayan vahşilerdir. Hesabımızı buna göre yapmamızda büyük yarar var.

Ne diyor Ragıp Paşa?

Şöyledir Râgıb mücâzât-ı amel kim fi'l-mesel

Sorsalar mağdurunu gaddar kendini gösterir*

*İşler şimdi öyle bir hâle geldi ki Ragıp, zalime zulümlerini sorsalar gaddar kendisinin mağdur olduğunu söyler.

Yazarın Diğer Yazıları