3D söylemi bizi tanınma hedefinden uzaklaştırır; Rum’un insafına bırakır!
Geçtiğimiz haftaki köşe yazımda, Kıbrıs gerçeklerini gizleyerek çarpıtan, 1974’te Kıbrıs’a barış getiren Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin adada işgalci olduğunu ortaya koyan, şanlı mücadelemizi karalayan Rum-Yunan ikilisi tarafından finanse edilen ‘Famagusta’ adlı çirkef dizinin Netflix dijital yayın platformunda yayınlanacağının açıklandığını ve bu konuda acil tedbirler alınması gerektiğini belirterek RTÜK’ü göreve davet etmiştim. Mutlulukla belirtmeliyim ki RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in bu konudaki girişimleri sonuç verdi ve Rum-Yunan ikilisinin yalan ve karalamaya yönelik Netflix propagandası çöktü. Şahin, 'Famagusta' dizisinin Türkiye'de yayınlanmayacağını duyururken, söz konusu yapımın, sadece daha önce yayınlandığı ülke olan Yunanistan'da Netflix kataloğuna gireceğini, Türkiye’de veya herhangi bir ülke kataloğunda yer almayacağını duyurdu. Yıllardır yazdığım yazılarda, katıldığım televizyon programlarında Kıbrıs Türk halkının tek hedefinin TANINMA olması gerektiğini, yaşanmakta olan birçok sorunun KKTC’nin tanınmasıyla bertaraf edileceğine vurgu yapmaktayım. Tanınma hedefini sulandıracak, bu hedeften saptıracak alternatif söylemlerin davamıza zarar verdiğini de defalarca paylaştım. Bu köşede 4 Temmuz tarihinde yayımlanan “Tanınma hedefinden sapılamaz… Geri adım atılamaz! Hedef tektir; tanınmadan başka yolumuz yoktur…” başlıklı yazımda şunları yazmıştım: “Şu andaki tek hedefimiz devletimiz KKTC’nin tanınmasıdır; Türkiye’nin desteklediği, Cumhurbaşkanı Tatar’ın savunduğu siyaset, iki devlete dayalı çözüm de bunu gerektirmektedir. Gelinen noktada, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, "KKTC tanınsın demiyoruz" diye bir cümle kurmaktan kaçınmalı, 3D denilen, ‘direkt uçuş, direkt ticaret ve direkt temasa razıyız’ diyerek, tanınma hedefimizden sapma veya geri adım atılıyor anlamı çıkarılabilecek söylemlerden kaçınmalıdır. Cumhurbaşkanı Tatar, 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın görevi boyunca, KKTC'nin tanınması talebinde bulunmadan doğrudan ticaret, doğrudan uçuş ve izolasyonların kaldırılması için çok uğraştığını, başaramadığını unutmamalı, KKTC tanınmadan bunların elde edilemeyeceğini ise aklından bir an bile çıkarmamalıdır. Bu aşamada şu soruları sormak zorundayım: Tanınma olmadan iki devletli çözüm nasıl gerçekleşecektir? İki devletli çözümün yegâne şartı KKTC’nin tanınması değil midir? 3D gibi açılımlar, ‘KKTC tanınsın demiyoruz’ gibi söylemler, Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda 2 kez yaptığı KKTC’nin tanınması çağrılarından geri adım değil midir? KKTC TANINMALIDIR talebinin cesaretle ve yüksek sesle dile getirilmesi şarttır. KKTC tanınmasın, 3 D’ye razıyız demek bizi bir yere götürmez. KKTC tanınırsa diğer taleplerimiz zaten sorunsuz gerçekleşecektir. 3D söylemi, arabayı atın önüne koymaktan başka bir şey değildir ve bizi hiçbir yere götürmeyecektir. Bu Tayvan statüsüne razı olmaktır. Bazılarını bu açılım tatmin edebilir ama 1,5 asır süren bir mücadele sonucu bağımsız devlet kuran Kıbrıs Türk Halkını tatmin etmez, Büyük Türk Milleti’ni tatmin etmez. Tanınma Kıbrıs Türk halkının hakkıdır. KKTC Cumhurbaşkanlığı makamında oturan her kim olursa olsun bu hakkımızı, haklı talebimizi tavizsiz savunmak zorundadır. KKTC'nin tanınmasını savunmak iki devletli çözümün gereğidir. KKTC tanınmadan iki devletli çözüm sağlanamaz. KKTC'nin tanınmasını istemeyiz derseniz iki devletli çözümü nasıl gerçekleştireceksiniz?” 9 Eylül günü, KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu BengüTürk televizyon kanalında Ecem Toplar’ın sunuculuğunu yaptığı Dış Bakış programına katıldı ve özellikle 3D siyasetini ortaya atanlara ağır eleştiri getirdi; Kıbrıs Türk halkının yıllardır verdiği mücadelenin Rum’un insafına bağlı yaşamak için verilmediğini belirtti. Geleceği düşünerek hareket edilmesi gerektiğine dikkat çeken Ertuğruloğlu ses getirecek, devletin çatısında tartışma yaratacak şu önemli açıklamaları yaptı: “Bugün direkt uçuş birilerinin hoşuna giden bir gelişme olabilir, havaalanı uluslararası uçuşlara açıldı diyelim; nasıl açıldı? Rum tarafı ICAO’ya onay verdi ve açıldı. Rum tarafı bu sene onay verdiği uçuşlara gelecek yıl onay vermeyebilir. Rum tarafının vereceği bir onayla Ercan’ı, daha doğrusu Rumların kabul ettiği adıyla Timbu havaalanını uluslararası uçuşlara açmaktan biz mutlu mu olacağız? Veya Doğrudan,Direkt Ticaret, bunun yetkisini kim verecek? Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti hükûmeti verecek! Direkt Temas; Kim verecek bunun yetkisini? İzolasyon kararlarının kaldırılmasına kim izin verecek? Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti Hükûmeti… Yani 3D diye nitelendiriliyor; Direkt uçuş, Direkt Ticaret, Direkt Temas. Bunların olması tabii ki Kıbrıs Türkünün hakkıdır. Ama ben esas soruya geliyorum; bunların gerçekleşmesi için yetkiyi verecek olan makam kim? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ile bunlar gerçekleşecekse tamam. Ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınmadan bunların olmasının tek bir yolu var; o da Rum tarafının bunlara onay vermesidir. O zaman ben şunu sorarım; bunca yıldır verilen bir mücadele vardır. Verilen şehitler var, gaziler var, ödenen bedeller var. Hâlâ daha bedeller veriliyor. Bu bedeller gün gele Rum’un insafıyla yaşayalım diye mi verildi?” Anlaşılacağı üzere, bizleri tanınma hedefinden uzaklaştıracak, Rum’un insafına bırakacak, ödediğimiz bedelleri boşa çıkartacak 3D gibi söylemlerden muhakkak kaçınılmalı ve sadece ama sadece tanınma hedefine kilitlenilmelidir. KKTC er geç tanınacaktır.