Leyla'nın Çığlığı(!)
Leylâ Zana barış havarisi kesildi yine. "Silâhlar sussun!" diyor… Baktım, birtakım basın-yayın organları "Leyla Zana'nın çığlığı" başlıkları atmışlar.
"Kimliksizlik" ve bu tür başlıklar arasında bir bağlantı vardır.
Bazıları köşelerinde hemen kaleme sarılmışlar, "Sen büyüksün!" diyorlar. İsim vermeyeceğim, birçok kişi aynı şeyleri yazıyor, Bir köşe yazarının, "En etkili, en güçlü, en dokunaklı, en vicdanlı çığlık Leyla Zana'dan yükseldi" cümlesi "kimliksizler" kategorisinde gösterebileceğimiz bariz bir örnektir.
Kimlik/kimliksizlik/postmodernizm bağlantısı üzerine "ilmî" tespitleri vereceğim. (Bugün değil; yarın inşallah. "Sanatçı" sıfatı altında imza toplayanlar üç ayrı bildiri yayınladılar; tarafgir, ortacı ve cepheden bildiriler. Bildirilerin kimlik/kimliksizlik/postmodernizm muhtevası içinde nasıl ele alınabileceğini, kimliksizliğin nelere mal olduğunu göstereceğim.).
Leyla barış çığlıkları atmışmış. Bu hanım HDP milletvekili değil mi? Abdullah Öcalan'ın emriyle 1991'de TBMM'de Anayasa'yı çiğnemedi mi? Ona övgüler düzmedi mi? Övgülerini sıralasak Kandil-İmralı hattına yol olur.
Layla, Cizre'ye yürütmeye kalkıştığı bir kalabalığa edebiyat paralamış:
"Halkımızın beklentileri var. Halkımızın özgürlüğe susamışlığı var. Gençler öleceğine olsun biz ölelim. Bütün taraflara şunu rahatlıkla, nefsimle bir aydır tartışarak şunu iletmek istiyorum; ölümleri durdurmazsak, buna inanın, ben çünkü sadece bu nefsi ilgilendiren bir durumdur. Ben ölüm orucuna yatacağım."
"Kimliksizler" hemen Leyla'yı öne çıkarıyorlar. Bu hanımın istediği belli. "İki taraf", "taraflar" dendiği an bilin ki, PKK'nın taleplerinin karşılanması isteniyordur. Doğrudan "PeKeKe'liyim." diyemiyor, lâfı dolandırıyordur.
Yat Leyla! Ölüm orucuna yat! İster yüzükoyun yat, ister sırtüstü!... Başın altına yastık, dudaklarına şekerli su da benden!
Behey hanım! Ölüm orucuna yatacağına çık Kandil'e ve de:
"Ne yapıyorsunuz?! Çıldırdınız mı siz! Ne demek silâh kullanmak! Milleti kandırdık; Türkiye partisi gösterdik kendimizi; 80 milletvekilini cukkaya indirdik. Nedir bu aceleciliğiniz?! Ak Partili kankalarımız bizim bir dediğimizi iki etmediler. Silâhları yığdıkça yığdık… Hem Irak'ta, hem Suriye'de IŞİD'e karşı savaşırken, ABD'nin, Avrupa'nın desteğini almışken, ne halt ediyorsunuz! Türkiye'nin gücü sınanır mı? Siz Kandil'den bakıyorsunuz, biz Ankara'dan. Mümkün mü şimdi netice almak! ABD'ye mi güveneceğiz? ABD'nin birinci derdi biz değil, İsrail'dir. İsrail için en büyük tehlike ileride IŞİD'dir ve ABD IŞİD'le mücadeleye girmişken Türkiye'yi birinci plana çıkarır, bizi arkaya iter. TeCe'nin bombalamalarını, 21-29 Şubat 2008'deki harekâtı durdurduğu gibi durdurmaz. Şimdi Ankara Kandil'e yürüse, ABD destek bile verir. Aklınızı mı kaçardınız siz! Ankara'ya, 'diktatörlük' kurmak için fırsat mı vermek istiyorsunuz! Seçimler, bu şartlarda yapılamazsa Ak Parti yine başta. İntihar mı etmek istiyorsunuz!"
Numarayı bırak Leyla... "Kimliksizler" bile bile sana kanarlar ama sağduyulu insanları kandıramazsın.
Sen Kandil'le konuşabiliyor musun? Onu söyle bana!