"Kritik eşiğe" dikkat...

Taner Yıldız "kritik eşiği geçemedik, geçmeliyiz" diyor... Doğru söylüyor.

Nedir "kritik eşik" dediği?

Tek başına iktidar olacak milletvekili sayısına ulaşmak ve 276 milletvekilini alıp tek başına iktidar olmak.

"Oraya varamadık. Kritik eşikteyiz" demesinin anlamı, "yeni stratejiler geliştirmeliyiz" kapısını göstermektir. Bütün kritik eşikler geçilmezse seçim sonuçlarında bir değişme olmayacak. Bu durumda AKP'yi zor zamanlar bekliyor demektir. Buna dikkat çekiyor Taner Yıldız.

Aynı durum CHP ve MHP için de geçerli. Onlar için de kritik eşikler var.

Özellikle AKP'nin kritik eşik olarak gördüğü aralık verebilecek yerler CHP ve MHP'nin seçim bölgeleri. Oralarda az bir farkla kazanmış olan CHP ya da MHP adaylarının bu seçimde kayıp etmeleri için AKP büyük ağırlık vermek ve gerekirse seçimi kazanmak istiyor.

Bu durumda MHP ve CHP ne yapıyor, bilemeyiz.

Eğer durumu fark ettikleri halde kritik bölgelerin hesabını yapmadı ve o zayıf halkalara güç katacak önlemleri almadılarsa kendileri bilir.

Ancak Türkiye'nin bir düzlüğe çıkması, hem halkın ve hem de siyasal düzenin rahatlaması için bu seçimin özel bir önemi olduğunu bilmeyen yok. O sebepledir ki zayıf halkalara yönelik özel stratejiler uygulanmalıdır. Özellikle hedef tahtasında bulunan MHP, bu tür bölgelere yeni takviyeler yapmalıdır.

CHP, böyle bölgeler konusunda gerekirse MHP ile iş birliği yapmalıdır.

AKP yine karambolden faydalanarak Meclis Başkanlığını elde edip, tek merkez, tek güç ve tek parti olarak doğarsa, Türkiye açısından durum istikrardan çok, zulmün pekişmesi anlamına gelir. Çünkü AKP'liler adil değiller.

Demokrat, hiç değiller.

Hukuk, zaten tanımıyorlar.

Ortada olması gereken bir devlet düzeni olmayınca muhalefet tam 14 yıldır ezildiği gibi ezilmeye, itilmeye, çoluk çocuğu işsiz gezmeye, aç kalmaya devam eder.

"Kritik eşiği aşma" bağlamında AKP açısından hedef kitle, 7 Haziran'da MHP'nin az bir oyla kazandığı seçim bölgeleridir. Dolayısı ile AKP'liler, bu kitle üzerine strateji kurmuş durumda. Ne yapıp edip buradan oy devşirmek ve Meclis'te 276 çoğunluğu yakalayarak statükoyu sürdürmek istiyor. Bunun için ellerinden geleni yapacaklardır. Gevşek alan olarak görülen seçim bölgelerine MHP'nin özel bir önem vermesi, dizginleri elinde tutması, seçim bitene kadar takipte olması şart.

Öte yandan seçim sonrasının hesabı da şimdiden yapılmalıdır.

Meclis Başkanlığı meselesi CHP-MHP saflaşmasının sonucuna dayalı olarak yeniden AKP'ye sunulmayacaksa, hem MHP ve hem de CHP önlemini almalıdır. Karşılıklı ayak oyunları yerine Türkiye'nin siyasal düzeni dikkate alınarak millî çıkar hesabı üzerinden politikalar geliştirilmelidir. Aksi halde seçim yine hiçbir işe yaramayacak, AKP için azınlık hükümeti olsa da, koalisyon olsa da güç değişmesi olmayacaktır.

Parlamentonun olması gereken gücüne kavuşması, gerçek demokrasinin önünü açacaktır. Meclis, çoğunluğun yönetimine dayalı tek kişinin iradesinin kanun gücüne dönüştüğü sembolik bir yer olmaktan çıkıp, millet (seçmen) iradesinin yansıdığı güçler dengesine göre karar alan bir konuma eriştiğinde Türkiye rahatlayacak, parlamenter sistem tam ve doğru olarak işte o zaman çalışmış olacaktır.

Aksi halde iktidar partisinin emrinde, kanun yapma gücünü ele geçirmiş bir iktidarın amaçları doğrultusunda çalışan Meclis olacak ve beklenen demokrasiyi asla gerçekleştiremeyecektir.

Türkiye'nin kritik seçimi, AKP'nin de kritik seçimidir. Bu doğru.

Türkiye'nin gelecek vizyonu, ülke bütünlüğü, komşularıyla ilişkisi, bölgesel barış, iç barışı ve düzeni, elbette AKP'nin dizginlenmesine bağlıdır.

AKP yaptıklarından, hatalı davranışlarından ders çıkarmıyor, taviz vermiyor, endişe etmiyor. İyi bir ders almadıkça da hizaya geleceği yok. Milletimizin bu dersi vermesi için CHP ve MHP'nin akıllı stratejiler geliştirmesi zorunludur. Umarız beklentileri karşılama bilincinde olurlar...

Öyle ise "kritik eşiğe" dikkat...

Yazarın Diğer Yazıları