Kendi ellerimizle bir canavar yarattık!
Doları patlatan hükümet dünyanın en büyük tutardaki örtülü faizini ödeyerek kuru tutmaya çalışıyor.
Ama nafile…
Anlatalım…
20 Haziran tarihinde KKM tutarı 120 milyar dolardı. Kur ise 20 TL
Ağustos ayında kur 27 TL oldu.
Peki 7 TL artan kurun maliyeti ne olacak?
Bakkal hesabı yapsak, en az 800-850 milyar TL sırf kur değişimi adına ödenecek para miktarı…
Bu ülke 2018 öncesi koca bir yılda 50-60 milyar TL açık veriyordu. Şimdi hükümetin faiz deneyi sonucunda ödeyeceğimiz rakamı görüyor musunuz?
Geçtiğimiz haftalarda ne demişlerdi? KKM kur farkını TCMB ödeyecek…
Bunun Türkçe tercümesi yukarıda kabataslak yaptığımız hesabın ödenmesi için Merkez para basacak demek…
Aklım almıyor!
Hangi medeni ülkede merkez bankası siyasi otorite talimatı ile vatandaşın geleceğini karartacak bir enflasyon oluşturma pahasına böyle delice para basabilir?
Netice: TCMB EVDS’de M3 (vadeli + vadesiz hesaplar + dolaşımdaki para + çıkarılan menkul kıymetler toplamı) para arzı grafiğine baktığımızda Haziran başı 9,7 trilyondan 28 Temmuz’da 12,7 trilyona vurduğunu görüyoruz.
Şunu unutmayalım: Bir ülkede büyümeden fazla basılan para enflasyona yol açar. Bu da sefalet demektir…
Şimdi KKM için basılan karşılıksız paralar dönüp enflasyon yaratırken Lira değer kaybedecek ve dolar tekrar değerlenecek.
E ne anladım ben bu işten? Beceriksizliği görüyor musunuz?
Buna karşılık tabelada doların 30 altında kalmasının nedeni ise Körfez’den gelen sermaye…
Bak o konudaki beceri ise kimsede yok… Varlıkları vererek sermaye bulmak…
Bu sermaye tamponu oldukça, ekonomi, kur hafif artacağı için büyük bir çakılma yaşamayacak. Kur arttıkça girdi maliyeti artıyor ve üretilen ürünlerin satın alınması imkansızlaştığı için kur tutulmaya çalışılıyor. Ama bu modelde kuru tutmanın maliyetini ise enflasyon olarak tüm ülke ödüyor. Lakin zengin için sorun olmasa da bu yükün altında orta ve alt gelir grupları kalıyor. Onların sepetlerindeki yük ise her geçen gün artan enflasyonla ağırlaşıyor. Onları sefalete sokuyor.
KKM için basılan para arttıkça TL bollaşıyor ve mevduat faizleri de 40’dan düşerek 30 seviyesine, hatta altına geliyor. Mevduat faizi düşüşü bankaya yararken yeni bir dolarizasyon yaratıyor. Ama yukarıda dediğimiz sermaye tamponu şimdilik bunu önlüyor. Ama biriken talep, tampon kalkarsa çakılma yaratacak bu garanti!
KKM’den dönen para dolara, altına, borsaya giriyor. Ama borsaya giren sadece KKM Lirası değil, son iki ayda 2 milyar dolar da yabancı girişi gözlendi.
Bu işin olacağını ben bu köşede haftalar önce yazmıştım. Yani artan enflasyonun şirketlere daha fazla zam yapma yeteneği verdiğini, artan kurun şirketleri dışarıya karşı ucuzlatarak talep çekeceğini, Arapların Londra’daki sermayelerinin minik bir kısmını İstanbul’a yönlendireceklerini söyleyip 4500/5000 endekste borsaya girmenin faydalı olacağını belirtmiştim.
Endeksin geldiği yer ve akımları hesaplayınca haklı çıktığımı görüyorum.
Ama yarına baktığımda dolarda ve altında talebin artacağını da fark ediyorum. Altın ithalatına vergi getirerek talebi durdurmak imkansız çünkü altına, dolara, konuta olan talep yüksek enflasyon nedeniyle oluşuyor. Enflasyonu çözmeden korunma araçlarına erişimi kısıtlamak sadece karaborsa yaratır.
Sözün özü, dolar ve altın baskılamaya rağmen yukarı gider, borsa ise enflasyon varken arada kâr satışları ile gerilese de bilançosu iyi şirketlerle yoluna devam eder.
Olan, zamlarla ve vergilerle KKM maliyetini ödeyen, ödedikçe de fakirleşen alt gelir gruplarına olacak…