Kemalizm-Türk bağı?!
Köşem müsait olsaydı da, Vahdet gazetesinde yazan, Türkiye Yazarlar Birliği'nin kurucusu, uzun yıllar genel başkanlığını yapan ve hâlen şeref başkanı olan ve üstelik Ak Parti'ye yakın duran D. Mehmet Doğan'ın "Biyoloji mi, sosyoloji mi?" başlıklı yazısını buraya alabilsem...
Bir Ak Parti yakınının bu yazıyı yazması da mühim. Gerçi yazısını Recep T. Erdoğan'ın "tek millet" sözüne de bağlıyor ama, R. T. Erdoğan'ın bir türlü o tek milletin "Türk" olduğunu dillendiremediğini, zaman zaman "Türk milleti" dese dahi, başka bir ifade bulamadığı için demek zorunda kaldığını söyleseydi ve: "Recep Tayyip Bey, benim ömrüm Millî Görüş'ün fikriyatını güçlendirmekle geçti. Verdiğim eserler ortada. Benden nasıl nasiplenmediğinizi anlayamadım. Türkiye'de yaşayan herkes Türk'tür. Üst kimlik sosyolojik olarak budur. Biyolojik tercihler hayvanlar içindir." deseydi...
D. M. Doğan, Nobel'i alan Aziz Sancar'a hak verirken "Kemalistlik" meselesine girdi. AKP'nin el üstünde tuttuğu ve Milliyet'e yerleştirdiği bir kadın yazarın Aziz Sancar'ın "Türk'üm" demesini, aklı ermediği hâlde, Kemalizm'e bağlamasına atıfta bulunarak "Evet, Kemalizm Türk kimliğini etnikleştirmek istedi, İslâm'dan ve Osmanlı'dan tecrit ederek bunu yapmaya çalıştı, fakat başaramadı. Bu etnikçi kimliğe ırken Türk olanlar dahi sahip çıkmadı, hatta Kemalizmle en şedit mücadeleyi Türkler verdi." diyor.
Tarihî şartları dikkate almadan doğrudan suçlamak niye?
Nutuk üzerine çalışıyorum. Yeni bir okuyuş. (Osmanlı yazısından çeviri anlamına.) (Osmanlı yazısını ve dönemin kültürünü ne kadar iyi bilirsen bil, okuyuş öyle kolay olmuyor. Ciddî yayınlar da önümde elbette ama, en çok yanılanların en iyi bilenler olduğunu görüyorum. Onun için dikkat şart. Hâliyle iş uzadı.) Nutuk'un mazmunu "Türk"...
İtilaf Devletleri İstanbul'u 16 Mart 1920'de işgal ediyorlar. Millî Mücadele'yi başlatmış olan Mustafa Kemal aynı gün şu beyannameyi yayınlıyor (son kısmı):
"... bugün İstanbul'u cebren işgal etmek sûretiyle Devlet-i Osmaniye'nin yedi yüz senelik hayat ve hâkimiyetine hitâm verildi. Yani, bugün Türk milleti, kabiliyet-i medeniyesinin, hakk-ı hayat ve istiklâlinin ve bütün istikbâlinin müdafaasına davet edildi. Cihan-ı insaniyetin enzâr-ı istihsânı ve âlem-i İslâmın âmâl-i istihlâsı, makam-ı hilâfetin tesirât-ı ecnebiyeden tahlîsine ve istiklâl-i millînin mâzi-i şevketimize lâyık bir iman ile müdafaa ve teminine mütevakkıftır. Giriştiğimiz istiklâl ve vatan mücâhedesinde Cenâb-ı Hakk'ın avn ü inâyeti bizimledir." (1927, s. 313)
Anlamadığınız çok kelime var ama sözün özü belli. Eğer Padişah mücadeleye girseydi, aynı şekilde konuşacaktı. Savaş bittikten sonra, yeni bir devlet kuruluyor. Kuran da ana unsur "Türk", yani üst kimlik. Osmanlı'da başlayan Türklük Cumhuriyet'te ister istemez had safhaya varmıştır. Zamanın dünya konjonktürü başka türlüsüne el vermiyordu. Bugünden düne bakarken ihtiyatlı olalım, Kemalizm'le "Türk"ü karıştırmayalım, Mustafa Kemal'i kullananlar üzerine fikrimizi teksif edelim.
D. Mehmet Doğan, Türk'ü anlatırken doğrusunu yazmıştır. İnşallah Saray ve çevresi, D. M. Doğan'ın ne demek istediğini idrâk eder!