Kefeni cebindekiler!
Savcılar hâlâ tutuklanmadı. Bir merak içindeyim ki, sormayın gitsin! 17/25 Aralık soruşturmalarını yürüten savcılardan bahsediyorum. Adamları önce görevden aldılar, sonra savcılıktan attılar. Savcılar gazete gazete dolaşıp bildiklerini bir bir anlatıyorlar. Hiç beklemiyordum; korkusuzca konuşuyorlar. Öyle vahim şeyler söylüyorlar ki, “Dönemin Başbakanı” da, yakınındakiler de hapsi boylar demeye getirmiyorlar; diyorlar!
Ve bu savcılar hâlâ tutuklanmadılar!
“Korkusuz” savcılar, 17/25 operasyon dalgalarıyla “rüşvet-hırsızlık” çarkının dişlilerini kırdılar, hem de isim isim suçladılar. (Dün sabah, AKP fetvacısı Hayrettin Karaman’ın kulakları çınlamışsa, bu yazımdan dolayı çınlamıştır! Hayrettin Efendi, “yolsuzluk”, “hırsızlık-rüşvetçilik” değildir demiş ve madara olmuştu ya!)
Savcıların ellerinde belge olmasa, “Dönemin Başbakanı”nın yakınındakileri isim isim suçlayabilirler mi?
Bu savcıları tutuklatsalar, ancak ve ancak “darbe” ile suçlayacaklar. “Darbe” silâhla olur, ortada silâh görünmüyor. ( “Paralel” muarızı -benim nazarımda mantık dışı suçlamayla hapiste tutulan- Hanefi Avcı bile “Adamların silâhı yok.” deme ihtiyacı duymuştur.) Onlar da zaten bir davaya inanmışlarsa, hani “kefen” lâfı çok söyleniyor ya, “kefenlerini” giyip bu yola baş koymuşlardır.
İki türlüsü geçerli: “Paralel” dedikleri yapının içindelerse, bir “dava”ya inanmışlardır; “kefen” zaten çantalarında. Yok eğer “dürüst” savcılar iseler; başlarına geleceklerin hesabını yapmazlar; kefenlerini dosyanın bir tarafına iliştirmişlerdir.
Bir grubun yararına da olsa, dürüstlükle de olsa inatla soruşturmayı yürütüp operasyon düğmesine basmaları ve akabinde ortaya saçılan pislikler halkımızı ilgilendiriyor. Neticede AKP’ye oy verenler bile “çalıyorlar ama çalışıyorlar” demek mecburiyetinde kaldı.
Ortada vak’a var. Paralel içine soktuklarının hepsini tutuklasalar dahi yine “dosya” yı kapamazlar. Ancak “diktatör” olunursa “dosya” kapanabilir. (Siz, “illâ başkanlık” talebini “illâ diktatörlük” olarak okuyabilirsiniz!)
7 Haziran akşamında siyasî tablo belli olacak. Eğer Ak Parti gerilemişse, hele hükûmeti kuracak milletvekili sayısına ulaşamamışsa dengeler değişecek, “adamımız” dedikleri ne kadar hâkim, savcı, bürokrat... varsa tereddüt geçirecekler, tutuklamaları savsaklayacaklardır. Benden söylemesi!
Kendilerinin siyasî savcılığını yaptıkları “Ergenekon” , “Balyoz” gibi davalarda yatanlar yattığıyla kaldığı gibi, 17/25 Aralık’tan sonraki gelişmelerde içeri alınanlar da yattıklarıyla kalacaklardır. Çünkü ardından gelecek dalga müthiş... Hiç hayrına değil!
Bir eski Ak Parti milletvekili bile Alman gazetesinde, ya kaçacaklar, ya mahkeme karşısına çıkacaklar diyorsa, bizim söyleyecek sözümüz olamaz.