İstiklâl Marşı tartışmaları (3)
İstiklâl Marşı’nın en çok tartışılan kelimesinin biri “ulusun” ise diğeri de “korkma”dır. Âkif’in “Ulusun” kelimesini “köpek gibi ulusun” anlamında kullandığını delilleriyle ortaya koymuştuk. Çünkü “ulusun” kelimesinin son sesi sağır kef’le yazılmıştır. O bendin ikinci mısrasında da “canavar” sözü geçiyor.
“Korkma” ikazı millî marşımızda iki yerde vardır. Birinci bendin, birinci mısrasının (İtiraz etmeyin; bilerek “mısraın” yazmadım!) birinci kelimesi ve dördüncü bendin üçüncü mısrasının ikinci bendinde yer alır:
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;” ve “Ulusun, korkma, nasıl böyle bir îmânı boğar, / ‘Medeniyyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?”
“Korkma!” ikazı üzerinde duruyorduk. Önce “Korkma” kelimesine kafayı takanların sözlerini, Âkif ve İstiklâl Marşı üzerine çalışmalarıyla tanının Prof. Dr. Nurullah Çetin’in açıklamalarını vermiştik.
Mehmet Âkif İslâmî literatüre hâkimdir. Kültürünün temeli de Kur’ân ve Hadîs’tir. Mehmet Âkif’i okurken Kur’ânî referansları göz önünde tutmamız şarttır.
Prof. Dr. N. Çetin “Marşın; ‘Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;’ şeklindeki ilk mısraı, Hz. Muhammed’in Hz. Ebubekir’le birlikte 622 yılında Mekke’den Medine’ye hicret ederken aralarında geçen bir konuşmaya telmihte bulunduğunu” belirtir:
“Mekkeli kâfir Kureyşlilerin baskısından bunalan Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir’le birlikte Mekke’den Medine’ye hicret etmeye karar verirler ve gizlice çıkıp yolda Sevr Mağarası’nda konaklarlar. Bu arada Müşrikler onların peşine düşmüşlerdir. Kâfirler, Hz. Muhammed’i veya Hz. Ebubekir’i bulup getirene veya öldürene 100 deve verme vaadinde bulunurlar.
Bunu duyan canavar ruhlu bir kısım Mekkeli müşrikler, hemen yola koyulup Sevr Mağarası’nın önüne kadar gelirler. İçerden Hz. Muhammed’le Hz. Ebubekir onların geldiğini görürler. Fakat müşrikler onları görmezler. Bu durumda Hz. Ebubekir çok korkar, telaşlanır ve üzülür. Hz. Muhammed onu yatıştırmak üzere: ‘Korkma! Üzülme. Allah bizimle beraberdir.’ diye teselli verir. Bu hadiseye Kur’an-ı Kerim’de şöyle değinilir: ‘Eğer siz ona yardım etmezseniz Allah ona yardım eder. Hani o kâfirler, onu [Mekke’den) çıkardıkları vakit iki kişiden biri iken ikisi mağarada bulundukları sırada arkadaşına: ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir.’ diyordu. Allah ona sekînet (sükûnet, kalp huzuru] indirdi ve onu, görmediğiniz ordularla güçlendirdi ve kâfirlerin sözünü alçalttı. En expndtw-2 yüksek olan ancak Allah’ın kelimesi (Tevhid: Lâilâhe illallah)dir ve Allah azîzdir, hakimdir. (Tevbe, 9/40).”
“Korkma, üzülme” karşılığı Kur’ân-ı Kerîm’de “lâ tahzen”dir. “Hüzün” kelimesi de aynı köktendir... Arapçada “korku” manası da vardır. Yukarıda hâdisenin izahından da “korkma” manasını çıkarabiliriz. Yine Kur’ân’da buyrulur:
“Şöyle dedik: “Korkma [lâ tehaf] (ey Musa!). Çünkü, sensin en üstün olan.” (Tâhâ, 20/68); “[Hz. Şuayb, Musa’ya] ‘Korkma [lâ tehaf], o zalim kavimden kurtuldun’ dedi.” (Kasas, 28/25)
Bu âyetler, “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;” mısrasının Kur’ânî dokusunu çok açık göstermiyor mu?! Âkif’in “Korkma!” hitabının kaynağı Kur’ân’dır.