İsrail’in yeni planı Dürzîleri yanlarına çekmek mi?

Gazze’de bir caddede yürüyoruz... Bir avlunun çatal kapısının alt boşluğundan 1-1,5 yaşlarında bir çocuk emekleyerek çıktı. Çok sevimliydi. Gülen gözleriyle bize bakıyordu.

Siyonistler Gazze’yi her bombalayışlarında o sevimli minik yavru aklıma gelir. Elbette geçen zaman içinde büyümüş ve hatta evlenmiş, çocuk sahibi olmuştur. O avlu merkezî yerdeydi. Ya o minik ya çocukları ya ailesi, ama mutlaka yakınları bombaların, kurşunların hedefi olmuştur.

İnsanın sevimli yüzüyle, gülen gözleriyle hayalinde hep bebek kalan o kızın, bizi Gazze İslâm Üniversitesi’nde ağırlayan üniversitenin halkla ilişkiler müdürü İbrahim Şaban Nusma’nın, yine bizi evinde ağırlayan o zamanki İslâmî Kurtuluş Partisi’nin geçici başkanı (Asıl parti başkanı İsmail Ebu Şahî, o zaman sekiz yıldır İsrail Hapishanesi’ndeydi), en son Gazze’de Yasama Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ahmed Bahar’ın, bombalanan parlamento binasının altında kaldığı aklınıza geldikçe hüznün, yüreğinde yara açmaması mümkün mü?

Bütün samimiyetimle söylüyorum... Batı Kudüs’te sinagogda, bizi erkeklerin ayin halkalarına davet ederken mütebessim Yahudi kadınların, başta tereddüt etse de her şeyi göze alıp Batı Kudüs’ten Doğu Kudüs’e geçiren, Aşkelon’dan Gazze’ye gidebilmemiz için Erez kapısına götüren şoförlerin bir saldırıda hayatlarını yitirdiklerini düşünmek bile istemiyorum!

***

ABD Kongresi katillerin başını ağırladı. Katillerin başı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun insanları nasıl katlettiklerini anlatırken kurduğu her cümleyi ayağa kalkıp çılgınca alkışladılar.

Bu alkış normal değil; dünya için büyük tehlike...

O alkıştan sonra İsrail’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararına rağmen işgalinde olan çoklukla Dürzîlerle meskûn Golan Tepeleri’ndeki Mecdel Şems beldesinde top sahasına atılan bombayla yazık ki en büyüğü 20 yaşında olan 12 çocuk hayatını yitirdi, 17’si ağır yaralandı. Ailelerin nasıl bir acı içinde kaldıklarını düşünemiyorum!

İsrail, bu katliamdan Hizbullah’ı sorumlu tutuyor ama Hizbullah’ın Golan Tepeleri’ni bombalaması düşünülemez. Bölge mekân itibarıyla yanlışlıkla bombanın düşeceği bir yer de değil. Vaziyet karmaşık.

Hizbullahçılar Şiî... Dürzîlik de Şiîlik bağlantılı bir inanç. İnanç eksenli bir mücadele verildiğine göre, bu bağlantıyı da dikkate almalıyız.

***

Golan’da top sahasının bombalanması yüzünden Dürzîlerin adı sık geçecek. Eğer bombayı yanlışlıkla da olsa Hizbullah’ın attığı kesinleşirse, Dürzîler ister istemez Hizbullahçılara yan bakacaklardır. Mezhep bölünmesini Siyonistler başından beri değerlendirmek istemişler, kısmen de başarılı olmuşlardır. Dün belirttik... Golan Dürzîlerinden İsrail saflarında silah tutanlar var.

İslâm’da birbirinden çıkmış akımlar, her zaman birbirlerine mesafeli olmuş ve hatta çatışmışlardır.

Geçmişte mezheplerin, değişik dinî akımların ortaya çıkışı çok karmaşık. İzahı bile sayfalar tutar. Ne kadar izah etmeye, özetlemeye, net anlatmaya çalışsanız da karmaşıklığı sadeleştirmek mümkün olmuyor. Meseleyi kavrayabilmek için İslâm tarihinde temel bilgi de gerekiyor.

Biz Alamut'un Büyüsü -Haşhaşiler: Sır ve Ölüm” kitabımızda Batınî inançlar üzerinde ayrıntılı durduk.

Dürzîliği şöyle özetleyebiliriz:

Fâtımîlerin altıncı halifesi El-Hâkim Biemrillah döneminde (995-1021) İsmailîlik içerisinden çıkan ve El-Hâkim Biemrillah’ın ilâhlığını iddia eden dinî siyasî bir mezhep olarak görülür.

Dürzî mezhebi, ilk defa M. 1017 yılında tesis eden Hâkim Biemrillah’ın veziri Hamza bin Ali bin Ahmed’dir. Bu mezhep Suriye ve Lübnan civarında pek çok taraftar bulmuştu. Dürzîlerin en mühim dâîlerinden (propagandistlerinden) biri Türk asıllı Anuştekin Dürzî’dir (Öl. M. 1019). Bu fırkaya Dürzî is­mi de bu kişiye nispeten verilmiştir.

Dürzîliğin inanç temelleri eski Mısır, Mecûsîlik, Yeni Eflatuncu­luk, Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm inançlarına, daha özelde İsmailî inançlara dayanır. Dürzîlerin kendilerine mah­sus şeriatları vardır. Şu dört esası bilmek onlar için farzdır: 1 - Hâkim Biemrillah'ı ilâh bilmek, 2 - Eşyanın ilk illeti, yaratılışın aslı olan “emr”i yani Hamza b. Ali’yi bilmek, 3 - Hamza’nın yardımcıları olan hudûd veya vezirleri tanımak (Hudûd; Dürzîlere göre Hâkim Biemrillah veya Hamza b. Ali tarafından görevlendirilen peygamber derecesinde kimselerdir.), 4 - Vasiyetlere riayet etmek.

Dürzîler, Bâtınîler gibi inançlarını son derece gizli tutarlar.

***

Dürzîlik Müslümanlık içinde mi?

Bunun cevabını ilâhiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öz’den alacağız:

Dürzîliğin kendine has inanç prensipleri, ibadet şekilleri, ahlâk kuralları bulunan bir din olduğunu veya belli bir dine bağlı kalarak bir mezhep halinde geliştiğini söylemek mümkün değildir. Öyle görünüyor ki Dürzîlik, çeşitli din ve düşünce akımları ile aşırı Şiî telakkilerinden etkilenmiş karma bir sistemdir. Bilinebildiği kadarıyla Dürzî inanç sisteminde Allah’ın çeşitli insanlarda tecelli etmesi, tenâsüh (tekammus), Hâkim-Biemrillâh gibi liderlere beşer üstü nitelikler nisbet edilmesi, İslâm’ın titizlikle korumak istediği tevhid prensibiyle hiçbir şekilde bağdaşamaz. Her Müslüman tarafından benimsenen namaz, oruç gibi ibadetlerin ilke olarak Dürzîlik’te bulunmayışı da bu sistemin Müslümanlık’la şekil açısından olabilecek ilgisini ortadan kaldırmaktadır.” (“Dürzîlik”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C. 10, 1994)

***

Golan Tepeleri’nde Dürzîlerin bombalanması İsrail saldırılarında, beklenmedik safhalar açabilir.

Yazarın Diğer Yazıları