İslâm adına tuzu kokuttular!

Tuz koktu. Yeniden diriliş için çürüme gerekiyormuş. Aklınız alıyor mu? Bangır bangır meydanlarda bağırıyorlar: Hırsızlar!.. Kim/kimler hırsız? Kastedilenler belli. Delillerin hiçbiri çürütülememiş. Sadece suç bastırmak için önlerine geleni tevkif ediyorlar.

Sarıklı biri önceki gün İstanbul’da Yenikapı’da siyasî propaganda için düzenlenmiş Fetih kutlamasında eline mikrofonu almış konuşuyor. Adam güya Kâbe’den gelmiş... Orada ders verirken başbakan ve cumhurbaşkanı kendisine görünmüş. (Allah Allah nasıl oluyor?! Sarıklı ya... Veliyyullah’tan sanıyor kendisini!)

Şimdiki başbakana, başbakanlığın “Peygamber Efendimiz tarafından verildiği” ni, o zatı daha başbakan olmadan önce Kâbe’de gördüğünü ve göğsünün sağ tarafında “Başbakan” yazdığını söylüyor. Adam bir de diğer partilerin imanından şüphe ediyor.

Kalabalık bu meczubu huşu içinde dinliyor ve “Amin!” diyor! İnsanlar böyle uyuşturuluyor ve mutlak itaat ettiriliyor!

İslâm adına ahkâm kesenler, yok “Türk’üm” demek kavmiyetçilikmiş de, İslâmda yeri yokmuş da... Bir sürü sapkın söz ediyorlar ama bu adam için -sümme haşa- “Kendisini Allah mı görüyor!” demiyorlar. Yer yerinden oynaması lâzım! Hayır, “Hırsız”ın hayrına susulacak. O sıfatla anılan kişiler, onların nazarında dinî bütün ve her yaptığında hikmet var!

Bunların yüzünden İslâm sorgulanır oldu! Altlarındaki zemin kayıyor, uçuruma yuvarlanıyorlar; farkında değiller. Dertleri Türk’le!

Tepeden tırnağa çürümüşlük!

Kutadgu Bilig, mutlu olma bilgileri... Yusuf Has Hâcib’in bu kitabının kaç yerinde Türk, Türkçe ve Türkistan geçiyor? Ben saydım. Ama yazmayacağım. Kitabın Muhteviyatı Türk! Kitabı okuduğunuzda görürsünüz; İslâmdan bir milim sapma yok.

Hükümdara neyi öğütlüyor? Özü itibarıyla adaleti öğütlüyor, ahlakî ve siyasî prensipleri ortaya koyuyor. Eserde üç esas vardır: Bilme, harekete geçme, adaleti uygulama ve hâkimiyeti kurma... Bilgi akılla elde edilir; bilgi insanı hayvandan ayırır: Bilgi edin insan ol! Dilini iyi kullanacaksın, faziletin başı dildir; sözün nereye gittiğini bileceksin. Tecrübeli insanları dinleyeceksin. İyilik edeceksin, bağışlayıcı olacaksın, sözünde duracaksın.

Yusuf Has Hâcib, aynı zamanda bir bürokrat olarak tecrübeyle konuşur: Hükümdar halkla arasına mesafe koymalıdır. Halkın asıl kaygısı geçimdir; karnını doyurabilmektir. Karnı doymazsa hükümdarı terk eder. Halk aynı zamanda adalet ister. Halka zulüm, devleti yıkar.

Kutadgu Bilig’i okurken, üzerinde uzun süre durduğum İbn Haldun’un Mukaddime’sini de bir tarafta tutuyorum. Aralarında neredeyse 350 yılı aşkın zaman var. Nizamülmülk’ünSiyasetname’si de ara nokta...

Bilmiyorum... Devleti yönetenleri hizalayacak bu tür kitaplar bir arada tahlil edilip neticesi çıkartılmış mı? Böyle bir çalışma kolay değil. Ama gerekli.

Kutadgu Bilig zamanımızın Türkçesiyle daha önce yayınlanmıştı. Son çalışma -dün bahsetmiştim- Ayşegül Çakan’ındır. İş Bankası Yayınları arasından çıktı. Bu eser üzerinde kim ne kadar çok çalışır ve eser ne kadar geniş alana yayılırsa o kadar faydalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları