İnanç kemiricileri!

Hurafe her inanç grubunda vardır. Şu gerçeği de göz ardı etmiyorum... Esasa inmeyen “halk inanışları” diyebileceğimiz hurafeler aynı zamanda kültür zenginliğimizdir. Bunun önünü alamazsınız ama set çekebilirsiniz. Benim söylemek istediğim budur.
Bazı yörelerimizde Allah’tan istenileceklerin hepsi “yatırlar”a havale edilmiştir. Bunun Sünnîsi, Şiîsi, Alevîsi fark etmiyor. Yahudileri de (İsrail’de) gördüm şaşırıp kaldım, Ortodoksları da (Yunanistan-Aynaroz’da) ve hatta Katolikleri de (Vatikan’da)... Ateistlerin de “inanmama inancı”na sahip ayrı bir grup olduğu bilinmelidir; dolayısıyla “hurafeler” inin olmayacağını söylemek mümkün değildir.
“Yatırlar” dan medet umanlardan bahsediyoruz ama o “yatırlar”ın birçoğu sağlıklarında da “her derde deva” görülen kimi “velî”, kimi “şeyh”, kimi “kutub”, kimi “baba”, kimi “dede” tiplerdir.
Bu sütunda “rüyasında şeyhiyle cima edenin sevaba gireceği”ni söyleyen bir “şeyh”in sözlerinin toplandığı bir kitaptan bahsetmiştim.
Herkes şu ortalık sözünü bilir: “Korkacaksan hacıdan hocadan kork!” Bunun altında yatan gerçek “hâl ehli” ile “madrabazlar”ın ve “cahiller”in ayırt edilememesidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığının ne kadar önemli olduğu burada karşımıza çıkıyor!
Dinî meseleleri değişik dinî gruplara bırakırsanız, her biri yeni bir “din” icat eder! Zamanımızda önleri daha açılmış bu “dinî” grupların nasıl alıp başını gittiğini görenlerimiz görüyordur. (Dinî ve ilmî hizmet götüren “gerçekçi” grupları ayrı tutacağım tabiîdir!)

***

Önümde üç kitap duruyor: Prof. Dr. Âmiran Kurtkan’ın “Sosyolojik Açıdan Tasavvuf ve Laiklik”, Kemalettin Erdil’in “Yaşayan Hurafeler” ve M. F. Çıtlak diye birinin yazdığı “Huzur Defteri”.
Birinci kitap ilimle dinin telifidir. Tartışabileceğimiz ama okumak zorunda olduğumuz zihnimizi açacak konferanslar toplamıdır. İkinci kitap, hurafelerle savaşı birinci sıraya koyması gereken Diyanet tarafından yayınlanmış... Diyanet bu tür kitapları her tarafa dağıtmalı, herkese okutmalıdır. Üçüncüsü mü diyeceksiniz? Aman Allah’ım! Kitapta, biraz eksantrik lâf eden “velî”, “örnek insan”, “Onun gibi yaşamayı Allah nasip etsin!” denilen şahıslar anlatılmış. Bir kısmı cemiyette hürmet edilen insanlar aslında ama bu kitapta, her biri övülmek maksadıyla insanı “dinden uzaklaştırıcı” tipler olarak ortaya konmuş. (Bu tür kitaplar aynı zamanda kazanç kapısıdır; “sevabına” satın alıp dağıtanlar oluyor!)
İnsanlarımızın inançları sömürülmenin ötesinde, kemiriliyor!

***

Diyanet, zararlı halk inançlarını tefrik etmenin yanında, şu “şeyhler” meselesini de enine boyuna ortaya koymalıdır. Ortalıkta, yoldan saptırdığı gibi, uyuşturan kitaplar almış başını gidiyor. Bunlar tek tek incelenip gerekli cevaplar verilmelidir.
Şeyhler peygamberle bir tutulmaktan, hurafeler dinî hüküm olmaktan çıkarılmalı; Kur’ân ve Kur’ân’la bire bir örtüşen hadisler ölçü alınmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları