İlginç bir Belediye Başkanı

“İstanbul’un şimdiye kadarki en başarılı belediye başkanı kimdir” sorusuna hemen yanıt veremem ama “En ilginç belediye başkanı kimdi” diye sorulursa tereddütsüz “Fahrettin Kerim Gökay” derim.

Psikiyatri profesörüydü. 1949-1957 arasında İstanbul’da belediye başkanlığı ve valilik görevlerini bir arada yürüttü. O zamanki yasalar buna imkân veriyordu.

Tam bir Yeşilaycıydı. İçki içenlere karşı müthiş bir öfke duyuyordu.

Geceleri içip sokakta gezenleri yakalatıp hastanelerde toplatıyor ve onları iğne yaptırtarak kusturuyordu.

13 Ekim 1952 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Şehirdeki sarhoşların mideleri temizleniyor” başlıklı haberde bu uygulama anlatıldıktan sonra muhabirin şu izlenimleri yer alıyordu:

“Hastanenin tedavi odasında bir sarhoş iğne yapılmasına karşı çıkıyor, ‘Ömrümde etime iğne değdirtmedim, bırakın da bu işi kendim yapayım’ diye yalvarıyordu.

Kusturulan bir başka sarhoş, ‘İçkisi, cacığı, kebabı, turşusu ile 15 liralık bir sofra düzmüştüm, hepsi gitti’ diyerek üzüntüsünü dile getiriyordu.”

Dönemin ünlü hukukçuları bu uygulamaya şiddetle karşı çıkıyorlar, örneğin Hıfzı Veldet Velidedeoğlu “Sarhoşları zorla kusturmak kanuna aykırıdır. Bir şahsın vücut tamlığına kendi rızası olmadan her ne sebep ve suretle olursa olsun müdahale etmek cezai bakımdan müessir bir fiil teşkil eder” derken Sahir Erman, “Tedavi sebep ve bahanesi ile sarhoşlara bir takım müdahalelerde bulunmaya hiçbir makamın selahiyeti yoktur” diye konuşuyordu.

Bu ve benzeri eleştirileri hiç dikkate almıyor, başlattığı uygulamayı her geçen gün biraz daha genişletiyordu.

İçki karşıtlığı o noktaya ulaşmıştı ki “İçki Düşmanı Gazete” adıyla bir gazete çıkarmışlığı bile vardı.

İçki içmenin vücuda zararları konusunda çeşitli haber ve makalelerin yer aldığı gazetenin logosunun hemen yanında şu söz yer alıyordu:

“Dimağa alkol koymak, bir makinenin yataklarına kum koymaya benzer.”

Mizah dergileri içkiye karşı tutumunu eleştiren karikatürlerle doluydu. Bunlardan birinde kokteyle giderken arkasındaki görevlinin elinde dev bir limonata şişesiyle onu izlediği görülüyordu.

Akşamları korka korka içen meyhane müdavimleri ufak tefek 25’lik rakıya onun adını takmışlardı. Meyhaneciye “Getir bakalım bir Fahrettin Kerim” diye sipariş veriyorlardı.

...

İçki yasağı tartışılabilir ama getirdiği başka bir yasağa bugün alkış tutmayacak kimse yoktur sanırım.

Araçların klakson çalmasını da yasaklamış, bu yasağı da etkin biçimde uygulatmıştı.

...

Görev yaptığı dönemde bugünkü kadar olmasa da enflasyon halkın ciddi yakınma nedenlerinden biriydi.

Kendisine yönelik söylenen “Mini mini valimiz ne olacak halimiz” tekerlemesini bir yandan tebessümle karşılarken diğer yandan tanzim satış yapacak mağazalar açılmasına öncülük etti.

Migros da onun döneminde faaliyete geçti.

Belediyeciliğin diğer alanlarında da o günlerin imkânları çerçevesinde çeşitli hizmetlerde bulundu.

...

Nadir de olsa sinirlendiği olurdu.

Dönemin etkin siyasetçilerinden biri tartışmalı çeşitli uygulamalarına atıfla onun için “Deli” demişti.

Gazeteciler bu sözle ilgili ne diyeceğini sorunca şu yanıtı verdi:

“O sözün benim nazarımda bir kıymet-i harbiyesi yoktur.

Sözün sahibi toprak ağasıdır.

Kimin deli olduğuna karar verecek selahiyete sahip değildir.

Ama ben akliye ve asabiye hekimi olarak onun için deli dersem ve bir de rapor hazırlarsam bunun neticesi çok farklı olur. Akıllı olduğuna ömür boyu kimseyi inandıramaz.”

Yazarın Diğer Yazıları