İkinci Beşir Vak’ası

“Kesin inançlılar” ölümden medet umarlar. 12 Eylül Darbesi’nden sonra 14 Temmuz 1982 günü ilk ölüme yatanlar PKK’lılardı. Ölüme yatanların hatırasına 14 Temmuz 2011 günü Diyarbakır’da “özerklik bildirisi” okumuşlar ve o günü, kendilerince, PKK tarihine altın harflerle yazmak için 13 askerimizi Silvan’da şehit etmişlerdi.
1982’de, benimle aynı mektepte, aynı dönemden Kemal Pir (Babasının, oğlunu komünistlerin içinden çekmek için yana yakıla nasıl aradığını yazmıştım.) üç arkadaşıyla ölüme yattı ve dördü de bir daha kalkmadı. PKK’nın dayanmak istediği etnik kökenle bir alâkası olmayan Kemal Pir’in “Ben Türkiye’nin kurtuluşunu Kürdistan’ın kurtuluşunda görüyorum. Bu benim tarihsel görevimdir” dediğini övüne övüne yazarlar. Türk Marxistlerin Türk düşmanlığı iflâh olmaz bir hastalıktır. Daha yakın zamanda, PKK hareketinin nereye vardığı kesinkes görüldüğü hâlde, kendisini Marxist olarak tanımlayan biri aynen şunları yazabilmiştir:
“Kürt halkı mevcut aşamada kendi kaderini ’demokratik özerklik’olarak tayin etmek istediğini deklare etmiştir ve ilerici, devrimci güçlere, Türkiyeli emekçilere, Türk hükümeti ve devletine ve tüm ülkelere bu ilanın tanınması ve desteklenmesi çağrısında bulunmuştur. Bu çağrıya destek vermek demokratım diyen herkesin boynunun borcudur.” (Ortak fikirdir. İmzaya gerek yok.)
Gerçeği görmüş “sol”u, bu tür Marxistlerin (ve sol liberallerin, onların izine basan “İslâmcı” geçinenlerin) zavallılığından tenzih ederim.

***

İkinci açlık grevi, 2000 yılındadır. Şu bilgiler Vikipedi’den:
“Hayata Dönüş Operasyonu Türkiye’de cezaevlerindeki bazı tutuklu ve hükümlülerini, suç faaliyetlerini cezaevi ortamında da devam ettirmelerine müdahaleyi önlemek ve siyasal suçluların F tipi hücre sistemine geçişini engellemek amacıyla, 20 Ekim’de başlattıkları açlık grevlerini 19 Kasım tarihinde ölüm orucuna dönüştürmeleri üzerine, 19 Aralık 2000 tarihinde, 20 cezaevine birden yapılan, 2’si asker 30’u tutuklu 32 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı...”
Birilerinin yazdığı gibi, devletin o zamanki müdahalesi, hapishane hayatlarının iyileştirilmesini isteyenlere acımasız davranış değildi; Marxist grupların hapishane içinde otonom bölgeler kurmalarına son vermekti. Bunu Marxistler kendileri de biliyorlar ve her zaman dile getiriyorlar. Müdahalede ölçü kaçmış veya kaçmamış, müdahalenin amacıyla ilgili değildir. Bu gruplar sonra açlık grevlerine devam ettiler, yüzden fazla insan hayatını yitirdi.
Son açlık grevini, yine PKK’lılar başlattı. PKK’lılar Kandil’in emrine uyuyorlar.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “İkinci bir Beşir Vak’ası” dır. “PKK açılımı” dehâsı Beşir Atalay’ın ikizi S. Ergin’in, “Hadi çocuklar açlık grevine son verin. Bakın sizin istediklerinizi hayata geçirmek için çalışıyoruz” demesi, bu milletle dalga geçmektir. PKK kararlı ve emin adımlarla yürüyor. Bunu göremeyen kafa Türkiye’yi ateşe atar!
Daha fazla yazmayayım, sözüm ağır olacak!

Yazarın Diğer Yazıları