İdris-i Bitlisî-Pierre Loti

AKP milletvekili Vahit Kiler İstanbul-Eyüp’te Pierre Loti Tepesi’nin İdris-i Bitlisî Tepesi olduğunu ve 1934’te değiştirildiğini, adının iade edilmesi gerektiğini söylüyor.
Açıkçası İdris-i Bitlisî (öl. 1520) de bizim, Pierre Loti (1850-1923) de... Pierre Loti Türkleri çok seven bir Fransız romancı... Oraya çıkıp kahve içer, Haliç’i seyredermiş. Onun hatırasına “Pierre Loti” demişler.
Pierre Loti’nin adını başka yere de verebilirlerdi.
Değiştirenler ya İdris-i Bitlisî’yi kavrayamamışlar veya varsın İdris-i Bitlisî olmasın, demişlerdir.
İdris-i Bitlisî, çok ve hem de çok önemli bir isimdir. Yuvuz Sultan Selim döneminin akıldânesi desem yeridir. Çok eser bırakmış, eserlerini zamanın kültürü içinde Arapça ve Farsça yazmıştır, Türkçe yazdıkları çok azdır. İlmî çalışmaları takip edenler Bitlisî’yi ve eserlerini çok iyi bilirler.
Bazen “Neden değişti” demenin anlamı kalmıyor. Halkın zihninde eski isim yer etseydi, tartışır, bir hâl yolu bulurduk.
Meselâ Beyazıt Meydanı’nın adını bir ara değiştirmişler Hürriyet Meydanı demişlerdi. Tutmadı.

***


Vahit Kiler, hemşehrilik gayretiyle isim üzerinde duruyor ama kendi gökdelenine yabancı (“Sapphire”) bir isim verişini açıklarken kem küm ediyor. Koysana “Kiler Binası” veya “İdris-i Bitlisî Binası” adını... Sadece “Bitlis Binası” da yeter!
Ben size başka bir hâdiseyi anlatayım bu isim değiştirme meselesinde...
28 Şubatçıları tutup tutup içeri attılar ya... (Bunların kaçı “hakikî” 28 Şubatçı, tartışılır...) Bir bağlantı: İmralı’daki Konuk’ta yazmıştım. 1999 yılı... İmralı’ya Abdullah Öcalan’ın duruşmasına gidip geliyoruz. Meğer bizi götürüp getiren geminin adı “Akşemsettin”miş. O zaman ki 28 Şubat atmosferi içinde de önemli bir anekdottur. Kitaptan aktarıyorum:
“Mudanya’dan gidecekleri İmralı’ya taşıyacak deniz otobüsü İstanbul Büyükşehir Belediyesinden kiralanmıştı. Deniz otobüsü, İstanbul’un manevî fatihlerinden, Fatih Sultan Mehmed’in hocası, ünlü âlim Akşemsettin (1390-1459)’in adını taşıyordu. ‘Akşemsettin’ adı da feribotun üzerinde yazılı idi. Ancak, feribot kiralandıktan sonra ‘Akşemsettin’ adı silindi.
İsmin niçin silindiğine dair rivayet muhtelifti. Şehit yakınları iki türlü yorum yapmışlardı:
‘İrtica ile mücadele çerçevesinde ‘Akşemsettin’ ismi silinmişti.’
‘Güvenlik için silinmişti.’
Birinci yorum daha yaygındı; çünkü, güvenlik için ismin silinmesine bir mana verilemezdi. Deniz otobüsüne gidiş gelişlerde Sahil Güvenlik Güçleri eşlik ediyordu. Zaten gidiş geliş saatleri belli idi. Çalışmadığı saatlerde de Mudanya iskelesinde yatıyordu.
Şehit yakınları ‘irtica’ ile ‘Akşemsettin’ arasında bir bağ kurmak için çok yorum yaptılar ama bir neticeye varamadılar.”
Bunlar da yaşandı Türkiye’de, deyip geçelim.

Yazarın Diğer Yazıları